Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Düşünüyorum: Bir insanın bir başka insan üzerindeki hakkı ne kadardır, nereye kadardır? Bir insan, bir başka insanın tüm varlığı üzerinde, yani bedeni, ruhu, aklı, kalbi, vicdanı, hayalleri, umutları ve emelleri üzerinde hak iddia edebilir mi? Bunlar bir nesneymiş gibi, kim olursa olsun, bir başkasının mülkiyet konusu olabilir mi? Üstelik her insanın içinde birçok kişi, birçok kimlik var. Hepsini birden kim mülkiyetine geçirebilir?
Bir gün, “Aşk ihtilaldir" demiştiniz. Bu sözün anlamını şimdi anlıyorum. Aşk gelince, gerçekten yeni bir dünya kuruluyormuş. İçimde varlığından haberli bile olmadığım yeni duygular keşfediyorum. Eskiden göl balığıydım, artık akıntıya karşı yüzen bir sazanım.
Reklam
Allah'ın çetin kullarından Ömer Hayyam bir rubaisinde aşağı yukarı şöyle demiş: “Günah olmasa, Allah'ın rahmeti neye yarardı?" Ben de böyle düşünüyorum. Üstelik hangi günah Allah'ın rahmetinden daha büyük olabilir ki? Yoksa koca Hayyam da küçücük ben de yanılıyor muyuz?
"Hızlı yaşadık.." diye homurdandı, "..o yüzden de çabuk yaşlandık."
İnsan geliştikçe yani insanlaştıkça, bu kör dürtüyü ehlileştirmiş, inceltmiş, güzelleştirmiş, yüceltmiştir. Aşk bu çok uzun gelişimin son aşamasıdır; ilkellikten kurtulmak, bencillikten arınmak, kendine tapmaktan kurtulmak demektir. Bir insanın yalnız güzelliklerini değil, çirkinliklerini, kusurlarını, yanlışlarını da sevmek demektir. Ama kendinden başkasını sevmeyen, bedenini kutsayan, kafası yerine bilmem nesiyle düşünen birinin aşkı anlamasını, övmesini beklemenin, bir kurbağadan arya söylemesini istemek kadar gülünç olduğunu bilirim."
Düşünebilsen, her hayvanda bulunan cinsel dürtü ile insana özgü bir olgu olan aşkı birbirine karıştırmazdın.
Sayfa 89
Reklam
Öyle mi?
"Doğancığım.." dedi, "..sakın aşk romanı yayımlama. Benden uyarması. İnsanı kuşatan bunca büyük sorun varken, takvimleri iki yüzyıl öncesini gösteren birtakım gelişmemiş zavallılar için aşk romanı yazmak aptallıktır, yayımlamak ahmaklık. Sen de çok iyi bilirsin ki aşk denilen şey biyolojik bir olay. Ama ozanlar bu basit olguyu süsleyip püslediler, insanlığa olağanüstü bir olaymış gibi yutturdular. Neyse ki aşk, yirminci yüzyılda bir makinenin altında kalıp öldü de bu büyük yutturmaca sona erdi. Her yeni aşk romanı, aşk için yazılmış bir mezar taşıdır. Mezar taşını kim okur dostum?"
"Evet canım, bu gece yine yapayalnızım ve seni ölesiye özlüyorum."
Bunu da not edelim, bu da lazım olabilir
"..Herkesin hayatta bir kez bir mucize yaşamak hakkı olduğuna inanıyorum. Benim payıma düşen mucize de sensin."
Sayfa 85
"Küçük mutlulukları aşk sanan, verilenle yetinen, aşkı hiç tanımayan, tatmayan, aşka inanmayan kadınlara öyle acıyorum ki."
Sayfa 85
Reklam
"İstiridye hayatında nasıl bir tek inci yapabiliyorsa, ben de ancak bir kez sevebilirim ve sizi seviyorum."
' Hayat insana gençken çok şey vadediyor ama pek azını yerine getiriyor. '
Sayfa 53 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Not alın lazım olur :)
İstiridye hayatında nasıl bir tek inci yapabiliyorsa, ben de ancak bir kez sevebilirim ve sizi seviyorum.
“Küçücük bir mutluluk için bizim canımız çıkıyor be! Bunlar el ele tutuşuyorlar, ikisi de mest. Bir yerde buluşuyorlar, ikisi de baygın. Yan yana oturuyorlar, ikisi de sevinç içinde. Kızım, biz her şeyi çok çabuk yaşadık ve çok çabuk eskittik. Hayatı bir dikişte içip bitirdik. Bizim sorunumuz bu. Bir de şunlara bak. Hiç telaş etmiyorlar. Her adımın ve yudumun tadını çıkarıyorlar. Korkmaktan korkmuyorlar, utanmaktan utanmıyorlar, her duygunun hakkını veriyorlar. Düşünsene, biz artık birbirimize dokunmaya gerek duymadan dans ediyoruz, onlarsa sarmaş dolaş tango çağını sürdürüyor.
80'liler tuhaf değil de arada kalmış bir kuşak bence
"Şimdiki gençler hepimizden farklı." "Biz hiç olmazsa sevişmeyi biliyorduk, 70'liler savaşmayı. 80'liler bir tuhaf. Galiba ne sevişmeyi biliyorlar ne savaşmayı. Bakalım 90'lılar nasıl olacak?"
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.