Kitapta Ayşe hanım içtenlikle kendi anılarını, yaşadığı zor zamanlarını, akıl hastalığını ve nasıl hidayete erdiğini anlatıyor. Küçüklük tramvalarını bu kadar kolay anlatabilmesi artık kendisiyle barışık ve imanlı bir hayat yaşadığını kanıtlar nitelikte. Kolay konular değil, Ayşe hanımın yaşadıkları hiç kolay değil.
İnançlı ve dindar bir ailede
“İşaretlenenleri tekrar tekrar okursan, belki bazı şeyleri görürsün..”
Matt Haig’in “Gece Yarısı Kütüphanesi” adli kitabinin da benim icin asla unutamayacagim ayri bir yeri var fakat uzun uzun deginmeyecegim yalnizca ileride donup bakmak icin onemini vurgulamak istedim.
Kitabimizin ana karakteri Nora, hayati boyunca eline gecen bir cok firsati
Uzun zamandır övgü dolu yazılar, tanıtımlar okuduğum Bjørn Hansen Üçlemesini nihayet okudum. Norveç’in önemli yazarlarından Dag Solstad tarafından yazılan ince sayılabilecek kitaplardan oluşuyor üçleme. İsimlerinin içerikleriyle bir ilgisi olduğu düşüncesindeydim ama yokmuş. Dag Solstad’ın kitaplarının sırasına göre isimlendirilmişler. İsimleri ve
Nora Seed, hayatından memnun olmayan ve hiçbir şekilde işe yaramayan biri gibi hissediyordu. Bu yüzden intihar girişiminde bulundu ve hayatının sonu zannederken aslında yepyeni başlangıçlara doğru yol almaya başladı. Yaşadığı pişmanlıklar, umutsuzluk, ölüm isteği ve tüm bu karmaşık ruh halinin kitap boyunca nasıl bir değişim geçirdiğini okuyoruz. İçinde bulunduğumuz hayatın ve aldığımız her nefesin kıymetinin farkına varmamıza yönelik bir yol gösteriyor. Okurken hayallere, yeni hayatlara yolculuk yapıyorsunuz. Kısacası okumaktan keyif aldığım bir kitap oldu.