tuğba

Külahımı önüme koyup düşünebildiğim bir yaşa gelip de çevreme şöyle bir bakmaya, bu dünyada nereden nereye geldiğimi enine boyuna tartmaya başladığımda ise, çoktan iki yönlü bir hayatın pençesine düşmüş bulunuyordum.
Sayfa 64 - İş BankasıKitabı okudu
Reklam
Bay Utterson, o akşam, bekar yaşadığı evine canı sıkkın döndü; yemekte lokmalar ağzında büyüdü. Pazar akşamları, yemekten kalktıktan sonra, kitap sehpasından aldığı sıkıcı bir ilahiyat kitabını açıp yakınlardaki kilisenin saati on ikiyi vuruncaya kadar şöminenin karşısında oturmayı, sonra da huzur içinde ve Tanrı'ya gönül borcu duyarak yatağına girmeyi alışkanlık edinmişti.
Sayfa 9 - İş BankasıKitabı okudu
"soru sormakla kıyamet günü arasında pek çok benzerlik vardır. Soru sormak bir taşı harekete geçirmek gibidir. Bir dağın tepesinde öylece oturduğunu düşün; taş başlar yuvarlanmaya ve öteki taşları da harekete geçirir; çok geçmeden, taşlardan biri evinin arka bahçesinde oturan kendi halinde (hem de en son akla gelebilecek) bir adamcağızın tepesine iniverir, ailesi de dımdızlak ortada kalır. Yok, efendim, ben ilkemden şaşmam: Birinin canı burnuna gelmişse ona fazla soru sormayacaksın."
Sayfa 6 - İş BankasıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dostları ya kendi soyundandı ya da uzun zamandır tanıdığı insanlardı; kurduğu yakınlıklıklar, tıpkı bir sarmaşık gibi, zamanla oluşmuştu, hiçbir özel beceri içermiyordu.
Sayfa 2 - İş BankasıKitabı okudu
"Kişi (person) sözcüğünün ilk anlamının "maske" olması büyük olasılıkla basit bir tarihsel rastlantı değildir. Daha ziyade herkesin her zaman ve her yerde, az çok farkında olarak belli bir rolü oynadığı gerçeğinin kabulüdür bu...Biz birbirimizi bu roller içinde tanırız; bu rollerde kendimizi tanırız."
Sayfa 31 - Robert Ezra Park, Race and Culture, Glencoe, Illinois: The Free Press, 1950, s. 249Kitabı okudu
Reklam
1.668 öğeden 1.516 ile 1.530 arasındakiler gösteriliyor.