Devletlerin güçlülük ve zayıflığı, milletlerin ilerleme ve gerilemesi, yalnızca devlet idarecilerinin ehliyetli ve tecrübeli oluşlarından veya beceriksizliklerinden ileri gelmez. Yöneticiler iyi veya kötü, kahraman veya zalim olsun, onlar kendi milletlerinin birer yansıması, millî ruhun birer kopyasıdırlar. Onlar, halk kitlesinin içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa, yöneticileri de onlar gibidir. İşte bu sebeple eskiden beri: "Her millet, lâyık olduğu idareye ve idarecilere sahip olur." denilmiştir. Grigory Petrov-Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Ask koksun hücrelerin tümüyle ben olayım Aşığın maşuğu misali Sarmaşık olayım yüreğinde Arsız çiçekler misali Rengarenk açayım, Sevdiğim kuşlar konsun dallarına Rüzgar essin hafiften ne güneş yaksın yapraklarını Ne de gövdeni.. Hafiften yağmur yağsın..gözlerinden süzülen iki üç damladan öteye de geçmesin Kıyamam kalbinde sızı olmasına... Aşk bu ya severken kıyamamaktır oysa.. Tüm işin gücüne rağmen Olur olmadık anda aklına geleyim ,hatta hiç çıkarma Olaki unutur gibi oldun beni Deliliğimle yüzüne tebessüm olayım her zamanki gibi.. Uçma derdin ya..sonrasında Ben yine senin yüreğine,izin ver hep uçayım Zira uçmak özgürlüktür...unutma.. Aynada kendine bakarken benim yansımamı gör ,yaşa Günün kah anaç yanım sarsın seni,kah çocuksu hallerim Kah da deliliğim....ama hep ruhum sende kalsın gözlerimle ağırla beni....🙈❤ #aşk ola❤
Reklam
Sevgili gölgem! Haydi yine birlikte susalım
Olmamışların bütünüydü; benden bir adım ötedeki gölgem. Ne o beni sevdi , ne de ben onu sevmeyi denedim. Biz birbirinin kusurlarına çoktan alışmıştık; haklı çıkmayı hak görmemiş, birbirimizi ikna etmeye ve ikna olmaya epeyce gönüllü iki avare ruhun bir beden etmeyen haliydik. Ne anlaşabildik; ne de anlatmayı becerebildik. Sadece gelme ihtimali imkansız günleri ağzı sıkı iki dost gibi bekledik. Hiç bir şeyi ilan etmeye tenezzül bile etmedik. Neydi bu kadar karmakarışık olan şey, basit bir hayatın hangi halini alıpta olağanüstü güzel yapabilirdik ki? Herkesin içindeki derin kederinin yansıması sonucu olabilirdi bana göre gölgelerindeki grilik. Ben buna çoktan karar vermiştim. Susuşlarımız, konuştuklarımızdan ne çok fazlaydı. Zaten söze gelmiş bir şey gerçekleşmiyorsa çokta bir anlamıda yoktu. Anların pişman öğleden sonralarına, vazgeçişlerin gecelerine, umut etmelerin sahtekar sabahlarına hiç yabancılık çekmiyorduk. Biliyorduk ki; ikimizde kaybedendik. Ama insanlara muhtaçlığın acıttığı canımızı birbirimize kurban da edebiliyorduk. Hiç bir haritada adı geçmeyen bir yere aittik. Baktığını kalbi ile görenlerin bir memleketi vardır belki!… Hiç şüphe duymadık. Birimiz ölürsek diğerimizin ardından geleceğinden. Ama hiç bir zaman birbirimizin gülümsediğine şahit olamadık. Haydi güneş değsin sırtımıza, düş önüme…Biz sadece yürüyelim ve yine susalım Sonay KARASU
Yunus Emre ve Aşık Veysel Ruhu
Yunus Emre ve Aşık Veysel aynı çağda yaşamayan ama aynı ruhtan beslenen, etkileri vefatlarından sonra bile gönüllere yol ve yön gösteren Anadolu'nun bağrından çıkan ender kimselerdendir. Kibir furyasına kapılmadan yaşantıları ile mütevazılığın simgesi oldular. Siretin surete yansıması ile aradan çağlar veya yıllar geçse de içselleştirdikleri ruhun evrende farklı bedenlerde yaşaması açıkçası başka bir boyuttur.
Ask koksun hücrelerin tümüyle ben olayım Aşığın maşuğu misali Sarmaşık olayım yüreğinde Arsız çiçekler misali Rengarenk açayım, Sevdiğim kuşlar konsun dallarına Rüzgar essin hafiften ne güneş yaksın yapraklarını Ne de gövdeni.. Hafiften yağmur yağsın..gözlerinden süzülen iki üç damladan öteye de geçmesin Kıyamam kalbinde sızı olmasına... Aşk bu ya severken kıyamamaktır oysa.. Tüm işin gücüne rağmen Olur olmadık anda aklına geleyim ,hatta hiç çıkarma Olaki unutur gibi oldun beni Deliliğimle yüzüne tebessüm olayım her zamanki gibi.. Uçma derdin ya..sonrasında Ben yine senin yüreğine,izin ver hep uçayım Zira uçmak özgürlüktür...unutma.. Aynada kendine bakarken benim yansımamı gör ,yaşa Günün kah anaç yanım sarsın seni,kah çocuksu hallerim Kah da deliliğim....ama hep ruhum sende kalsın gözlerimle ağırla beni....🙈❤ #aşk ola❤
İstanbul, 05.12.1952 Dilbaz bir şaire, o tek sevdiğime, Ben ki size bu satırları yazıyorum bilin ki özlemim ağır basmış demektir. Bu satırları yazan zaten ben değilim, ruhumun ta kendisi. Aramızdaki o adı konmamış safiyane duygunun bendeki vücud bulmuş hali pek yaman, pek can yakıcı, pek dayanılmaz. Hem masumane, hem değil. Hem ulvi hem
Reklam
103 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.