Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne güzel insanlar klasikleri okuyor diye sevineceğinize laf sokuşturma derdine düşüyorsunuz hayırdır ananızı rus edebiyatı mı şey etti?
Yüzyılı Aşkın Soru: Dostoyevski mi Tolstoy mu?
Yüzyılı aşkın ve herkesin en az bir kere kendine sorduğu bir soru. Tolstoy mu yoksa Dostoyevski mi? Bu soruya bir şekilde herkesi herkesle kıyaslayabilen, rekabete sokabilen bizim coğrafyamızda daha sık rastladığımı da rahatlıkla söyleyebilirim. Lafı çok uzatmadan konuya gelelim. Böyle bir kıyas sonucunda ulaşacağımız sonuç boş küme
Reklam
Aynı Dili Konuşmak
Baykuş Edebiyat Dergisi Ağustos-Eylül Sayısı/2023 (Yazar Serhat Kaya) Siz hangi taraftasınız? Şimdi bu soruya yanıt verirken önce hayatı boyunca çizgisiyle daima “herkes için ya gerçek bir demokrasi ya da hiç!” diyen hakiki bir insana sarılmak istiyorum müsadenizle… Birazdan o insandan daha çok bahsedeceğiz, Şimdi gelelim size. Kaç yıl yaşasanız
Ah rus klasikleri, bana romanı sevdirdiniz.
Keşke 150 200 yıl önce doğsaydım. Kendi neslimle anlaşamıyorum. Eskiden iki üç tane fikir akımı vardı, her şey basitti, bilgi nesnel ve herkes için aynı doğrular vardı, Sokratesin dediği gibi insanlar erdemli bir şekilde yaşamaya çalışıyordu. Şimdi dünya çok karmaşık ve bilgi öznel hale geldi, toplumun büyük çoğunluğu erdemsiz davranışlarına kılıf bulmada usta oldu.
Kitaplar.
Sayfalar arasında kaybolmayı seviyorum. Her sayfayı çevirdiğimde kelimelerin oluşturduğu cümlelerin bana ne hissettireceğini merak etmeyi seviyorum. Bence insanlığın bir parçası da okumaktır. İnsan okursa, kendini bulabilir. Her ayrı kitapta farklı bir karakterin hikâyesini okurken kendinden bir şeyler bulabilmektir okumak. Ben kitap konusunda kendimi sınırlamam mesela. Ruh halim nasılsa ona göre bir kitap açar okurum, yeni bir kitaba başlarım. Sadece tek bir kitabı bitirene kadar başka kitap okumayanları da anlamış değilim. En küçük örneğinden, mutluysam açar romantik okurum. Depresif bir moddayken Rus klasikleri, boşluktayken epik fantastik vesaire vesaire... Bunların hepsini kendimiz belirleyebiliriz. Kitap okumak budur zaten. Sen o an ne hissediyorsan o duygularına heyecan katan histir. O duygularına yolculuk eden bir histir. Mesela ben hiçbir zaman tek oturuşta 300 sayfa okuyan biri olmadım. Sindire sindire okumanın en mükemmel şekil olduğunu savunabilirim. Fazla uzun konuştum, gece yarısında içimden birden geldi bu iletiyi yazmak. Öyle yani. Sevgiyle kalın.
Rus klasikleri okurken fark ettim de aslında çoğumuz Rus roman karakterleri gibi yaşıyoruz. Yoksul, mutsuz ve hasta. üstelik palto alabilmek için aylarca çalışmamız gerekiyor.
Reklam
Diyorum bizim ülkemizde muhalefet yok diye ama dinleyen yok... Ulan ben ergenliğimde yaşımdan büyük Rus klasikleri okumuş adamım ülkenin buralara kadar geleceğini ben bacak kadar boyumla sezdim de bu millet senelerde, asırlarca ayılmadı.
Günaydın:)
Dünya klasikleri çoğumuzun edebiyata açılan ilk penceresi olmuştur.Kimileri Rus edebiyatının usta kalemlerine tutkun olur,kimileri Fransız ve İngiliz yazarların kalemine…Peki ya siz? instagram.com/p/CYbCx5GNRm7
Yeniden Rus klasikleri okumaya başladım ama biraz zorlanıyorum. Kaçıncı dereceden memur olduğumu anlayamıyorum, ayrıca paltomda onlarca yama ile dolaşmak gücüme gidiyor. Bir de üstüne üstlük evde çay içerken ya votka katıyorum çaya ya da şeker alacak param yokmuş gibi davranıyorum. Her şeyi fazla içselleştiriyorum. En iyisi bir yaylı kiralayıp dolaşmaya çıkayım.
D. MEHMET DOĞAN: BİR SÖMÜRGE MÜFETTİŞİNİN MAARİF VEKİLİ’Nİ TÜRKİYE’DE MUHTEMEL DİNÎ GELİŞMELER HUSUSUNDA SORGUYA ÇEKMESİ! Yahut 1940’larda Türkiye’nin tam bağımsızlığını sorgulamak. 1933’te Kapatılan Darülfünun İlahiyat Fakültesi hocalarından M. Şerefeddin Yaltkaya, ilk Diyanet Reisi Rifat Börekçi’nin vefatından neredeyse bir yıl sonra Diyanet
113 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.