Rüya ~°•
Biraz çekimser, biraz meraklıydı, ama kesinlikle aşk yoktu o bakışlarda........ "Tutku?" dedim tekrardan, O da bir adım gerilemişti. "Beni tanıyor musunuz? Siz kimsiniz?" diye sordu. Bu soru üzerine ne söyleyeceğimi bilemedim. Tam cevap verecekken bir şey oldu. Üzerimizde bir ışık huzmesi oluştu ve gözlerim kamaştı. Çok fazla ışık olduğu için gözlerimi kapattım. Açtığımda ise karşımda kimse yoktu. Etrafma baktığımda Tutku gitmişti....
Sayfa 11 - MemphisKitabı okuyor
Üç tel saç, üç gül fidanı; büyüyerek hücre- ye sarılıyor şefkatle. Mahkûm, sırtındaki kırbaç izlerinin, gül sularının aktığı arklara dönüştüğünü anlayıp sırt üstü uzanıyor yere. Gözlerini yumup mendildeki üç saç telinden birini sağ, diğerini sol gözünün üzerine yerleştiriyor. Ve tabiri eskimeyen bir rüya, göz kapaklarından taşıp süzülüyor, süzerek yaralarını.
Sayfa 263
Reklam
Kaygı, belli düzeyin üzerine çıktığında birey 'farklı bir bilinç hali' yaşar. Bu hal, gerçek yaşamın dışında, hayal ile rüya arasında bir algıdır.
İllüzyon Üzerine
"Benim de rüya gören birisi olduğum söylenecek, bunu kabul ediyorum ama başkalarının yapmaktan kaçındıkları şeyi yapıyor, rüyalarımı rüya olarak sunuyor, bunlarda uyanıklara yararlı bir şey olup olmadığını araştırmayı okuyucuya bırakıyorum. -Rousseau.
Sayfa 142 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Rüya bitmiş, kaskatı toprağın üzerine düşmüştük.
"İnsan uykudan uyanmadan önce gördüğü şeyin rüya olduğunu bilemez..."
Reklam
Julia, ona doğru kıvırta kıvırta yürürken Clay'in göğsünden bir hırıltı yükseldi. Onun mükemmel be- deni; Clay'in hiçbir zaman bıkmayacağı bir şeydi. Julia durdu, ellerini onun omuzlarına koydu ve göğüsleri Clay'in yüzüne değene kadar eğildi. Bir sıcaklık tüm bedenine yayıldı ve Clay, ona ulaşmaya çalıştı, ona dokunmaya can
Sayfa 293
Deli Kurt'ta Dil ve Üslup: Atsız'ın diğer tarihî romanlarında olduğu gibi bu romanda da dil son derece sade, üslup çok akıcıdır. Eserde kısa cümlelerle çok açık ve anlaşılır bir tahkiye üslubu kullanılmıştır. Tabii olarak diyaloglara da sık başvurulmuştur. Diyaloglar uzatılmaz, kısa konuşmalarla devam eder. Tasvir ve tahliller çok
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Hartfield iyi yazabilmek üzerine şunları söyler: “Yazmak dediğimiz şey aslında kendin ile seni saran olaylar arasındaki mesafeyi korumaktır. Gerekli olan şey sezgiler değil, cetveldir.” (İyi Hissetmenin Nesi Kötü? ,1936) Başkan Kennedy'nin öldüğü yıldı; elimde çekine çekine tuttuğum cetvelle ben de çevremdeki dünyaya korku içinde bakmaya başlamıştım, bundan on beş yıl önceydi. Bu on beş yıl zarfında ne kadar da çok şeyden vazgeçmiştim. Motoru bozulmuş bir uçakta ağırlığı azaltmak için önce eşyaları, sonra koltukları, son olarak da zavallı kadın kabin görevlilerini uçaktan atar gibi on beş yıl boyunca mümkün olan her şeyden kurtulmuş ama onların yerine neredeyse hiçbir şey koymamıştım. Bu yaptığım doğru bir şey miydi, emin değilim. Rahatlamış olduğum kesindi ama yaşlanıp ölme vakti geldiğinde benden geriye ne kalacağını düşündüğümde çok korkuyordum. Cesedim yakıldıktan sonra kemiklerimden tek biri bile kalmayacaktı geriye. “Kalpleri karanlık olanlar kötü rüyalar görür. Kalpleri çok daha karanlık olanlar ise rüya bile görmezler” derdi her zaman rahmetli büyükannem. Büyükannemin öldüğü gece, ilk yaptığım, ellerimi uzatıp onun gözkapaklarını nazikçe kapatmak olmuştu. Gözlerini kapatınca, yetmiş dokuz yıl boyunca süren rüyası, sanki asfalta düşen yaz yağmuru gibi sessizce yok olmuş ve geriye hiçbir şey kalmamıştı.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.