Sadık Hidayet'in Hayyam hakkındaki görüşleri yazmıştı. Bu şair filozofun düşünce dünyasının Hidâyet için taşıdığı önemi göstermek üzere, o önsözden buraya, yalnız birkaç giriş cümlesini alıyoruz: "Hayyam'ın felsefesi, tazeliğini hiçbir zaman yitirmeyecek. Çünkü görünüşleri küçük, ama içleri dolu, yüklü bu rubailerde, çağlar boyu insanı şaşırtmış, yanıltmış önemli, karanlık bütün felsefî sorunlar ele alınıyor. İnsana zorla kabul ettirilen düşünceler inceleniyor, çözülmeden kalmış sırlar araştırılıyor. Hayyam'ın feryatları; hep spekülasyonlarla ezilmiş milyonlarca insandaki acının, kaygının, yılgınlığın, korkunun, ümit ve ümitsizliklerin yankısıdır. Hayyam, enfes bir dil ve özel bir üslupla kaleme aldığı rubailerinde bu zorlukları, bu muammaları, bu sırları dolambaçsız, açık seçik çözmeyi deniyor. Sinirli, dokunaklı kahkahalarla dinî felsefî problemleri yorumluyor, sonra somut, akla yakın çözümler arıyor."
Ayak uydurmak gerek?!
''Dünyada iki türlü insan vardır: çarpan, çarpılan. çarpılanlardan olmak istemiyorsan, başkalarını çarpmaya bak. Fazla okumak lazım değil. İnsanı delirtir ve hayatın gerisinde bırakır. Ama matematik dersinde dikkatli ol. Dört işlemi bilmen yeter. Para hesabını becerebilirsen kazıklanmazsın, anladın mı? Hesap önemli; en kısa zamanda hayata atılman lazım. Gazeteyi okuyabiliyorsun ya, kâfi. Ticaret öğrenmeli, insanlarla muhatap olmalısın. Beni dinlersen eğer, bir ton kitap okuyacağına, git ayakkabının bağını işporta tahtasına koyup sat, daha iyi. Yüzsüz olmaya çalış; unutulma sakın! Elinden geldiğince ortalarda boy göster. Bu kapıdan kovulursan, öbür kapıdan gülümseyerek gir. Anladın mı? Yüzsüz, kaba ve cahil. Bazen işlerin yolunda gitmesi için doğruymuş gibi davranmak gerekir. Memleketimizin bugün böyle adamlara ihtiyacı var. Günün adamı olmak lâzım. İtikat, din, ahlâk, bunların hepsi lâf salatası. Ama takiyye yapmak gerek. Çünkü halk için önemlidir. İnsanlara itikat gerek; yular takmak lâzım onlara. Yoksa toplum dediğin bir engerek yuvasıdır; nereye elini soksan, sokarlar. İnsanlar itaatkâr, kaza ve kadere itikatlı olmalı ki sırtlarında güvende iş yapmak mümkün olsun. Önemli olan yemek yemek, selam vermek, insanların arasına karışmak, kadınlara sırnaşmak, dans etmek, yapmacık yapmacık gülmektir. hele hele yüzsüz olmayı mutlaka öğren. Bu devirde böyle şeyler geçerli olduğuna göre, ayak uydurmak lazım.'' Sadık Hidayet
Reklam
Arapçada Anlama Çeşitleri
Dirâyet دِرَايَةٌ : Akılla anlamak Rivâyet رِوَايَةٌ : Nakille anlamak Hidâyet هِدَايَةٌ : Yürekle anlamak Firâset فِرَاسَةٌ : Düşünerek anlamak Kırâat قِرَاءَةٌ : Okuyarak anlamak İbâdet عِبَادَةٌ : Tüm benlikle hissederek anlamanın zirvesi Arapçada İncelik Çeşitleri •Gözde incelik: Dikkat دِقَّةٌ •Gönülde incelik: Rikkat رِقَّةٌ •Anlamada
1965 yılında Elazığ Tımarhanesindeki bir ''deli'' nin Allah'a yazdığı mektubu... “Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, (El-Aziz --Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken, Başhekimlik üzerinden
Sen muhteşemsin Sadık Hidayet!
Bu kadar az sayfada bu kadar derin ve anlamlı sözler söyleyen başka yazar var mıdır acaba?
“Elazığ Tımarhanesi'nde (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) tedavi gören ve 1965 yılında vefat eden bir “deli”nin Allah'a yazdığı son dilekçesi şu şekilde: “Ben dünya Küresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, El-Aziz Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.