Yirmili yaşlarımdayken, neredeyse bir ölüm-kalım sorunuymuş gibi, telaşla merkezlerini arayarak okuduğum romanların çoğunu, bir daha hiç unutmadığıma inanırım. Bu romanlar aracılığıyla hem hayatın anlamı dediğim şeyi ya da dünyanın merkezini aradığım için hem de bu romanların yazarlarından, Tolstoy, Stendhal, Proust, Mann, Dostoyevski ve Woolfdan edindiğim bilgiyle kendimi inşa ettiğim, dünyaya bakışımı, ahlaki ilkelerimi oluşturduğum için…