Yalnızlık biricik benzerliğimiz oldu
Payımıza düşen o yanlış ilişkilerden.
(Herkese acısı kadar)
Ne konuşmalarımızda bir tat
Ne susmalarımızda bir hikmet
(Hep aynı boşluğa açıldı dar kapılar)
Olur olmaz şeylerden alınır kırar olduk
Zamana benzedik iyice, çekilmesi zor.
(Aynaların ardında aynı kirin pası var)
Şükrü Erbaş
cavell'in ifadesiyle, başka insanlara dair bilgimizi onların varlığını kabullenmek adına lağvetmeliyiz. kabullenme edimini bilme üzerinden kurmamalıyız, aksi takdirde önce başka insanların varlığına sonra da kendi varlığımıza olan inancımızı yitirmiş yani bu olguyu ispatlamaktan aciz vaziyette bulabiliriz kendimizi.
esasen insanlara dair tüm bu bilgiler bilginin işimize ne kadar az yaradığını ve başka insanların bize ne denli azap çektirdiklerini açığa çıkarır. insanların aşık olduklarında bilmeye ve birbirlerini tanımaya o denli heves etmeleri bunu bir ölçüde tasdikler; sanki şahsi bilgiye ulaşmaya yönelik coşkun arzuları aracılığıyla birbirlerine şöyle diyorlardır:
aşk söz konusu olduğunda bilgi işe yaramaz; aşkta ortaya çıkan, insanın arzuladığı ama neyi arzuladığı konusunda hiçbir fikrinin olmadığıdır.
bir nesnenin yokluğunu hissetmek için onun varlığı gerekli gibidir. o gelmeden önce de bir tür hasret duyuyor olabilirsiniz ama yokluğunun yarattığı hüsranı tüm gücüyle hissetmek için önce onunla tanışmanız gerekir.
yaşam, insanlar öyle her istediklerini elde edemedi diye değil, arzuları kendilerine hasar vermeye başladığında, istedikleri şey katlanılmaz kayıplara gebe olduğunda trajik bir hal alır.