Ey dağlar! dedik. Onunla birlikte zikir yapın, ötün, çınlayın. Siz de ey kuşlar. Enbiyâ sûresinde geçen 'Dağları ve kuşları, Dâvud ile birlikte tesbih etmek üzere boyun eğdirmistik. Ve Sâd suresinde 'Gerçekte biz dağları kendisine râm eyledik ki bunlar akşamleyin ve kuşluk vakti onunla birlikte durmayıp tesbih ederlerdi. Toplanıp gelen kuşları da. Her biri ona dönücü idi.' âyetleri bunun tefsiri demektir. Yani Dâvuď'a öyle güzel bir ses, öyle 'şanlı' bir eda verilmiştir ki akşam sabah tesbih ettikçe onun sesine bütün dağlar ve kuşlar katılır, çınlar, öterlerdi. Demek ki güzel sesle nağmeler Dâvuď'un özel bir üstünlüğü, kuşları dahi başına toplayan bir mucizesi olmuştu. Bu mana iledir ki dâvûdî ses meşhur olduğu gibi, Dâvuď'un Mezamir'i (Zebur'un sûreleri)de meşhurdur. Bu güzel sanatı, İslam'da kesin olarak kınanmış bir sanat zannedenler olmuştur. Fakat bilmek gerekir ki kınanmış olan fasıklığa yol açan nağmelerdir. Yoksa Kurân okunurken, tertîl (Kur'ân'ı usûlüne göre okuma) ve sesini güzelleştirme emrolunan bir şeydir. Bu konuda sahih hadis kitaplarında birçok hadis vardır.