Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İbn Teymiyye şöyle demiştir: "Her kim Müslümanlar'ın imamı olan Ebû Hanîfe ve diğerleri hakkında, zannıyla onların sahih hadise bilerek muhalefet edip kıyas yaptıklarını iddia ederse, muhakkak ki onlar aleyhinde hata etmiş ve zanla veya hevayla konuşmuş olur. İşte o Ebû Hanîfe ki, seferde nebizle abdest almak ve namazda kahkahayla gülmekle ilgili meselede, hadislerin sıhhatine güvendiği için kıyasa muhalefet ederek hükmetmiştir. Bununla birlikte hadis âlimleri bu iki hadisinde sahih olmadığını belirtmişlerdir." (Mecmuu'l-Fetevâ 20/304).
Sayfa 302 - Nuhbe YayınlarıKitabı okudu
“ İki şeyi geride, aranızda bıraktım. ( Onlara sarılırsanız) o ikisinden sonra sapıtmazsınız: Allah’ın kitabı ve sünnetim. Bu ikisi, havuz başında bana gelinceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır.” Elbânî, Sahîhu’l- Câmii’s-Sagîr Sahih Hadis
Reklam
Sonra Sifil, Cariye hadisini muzdarip gösterebilme adına bunun ez-Zehebî'nin el-Uluvv'da naklettiği ve illetli (zayıf) sayılan bir varyantını zikretmiştir. Sifil'in bunu el-Uluvv'a nispet etmesinden de anlaşılacağı üzere bu rivayet hiçbir hadis külliyatında nakledilmemiştir. Yani burada Sifil, ana hadis kaynaklarında sahih olarak nakledilen hadisi, hangi kaynakta geçtiği belli olmayan illetli bir rivayetle illetlendirmeye çalışmıştır. Hem Sifil neden bu rivayeti el-Uluvv'a nispet etmektedir ki? Sifil'in nezdinde ez-Zehebî'nin bu kitabı muteber bir kaynak mıdır? Biliyoruz ki Sifil'in fikirlerine göre bu kitap, net bir tecsim kitabıdır. Sifil'in, Allah'ın kitabından sonraki en sahih hadis kitaplarında kaydedilen bir hadisi zayıflayabilmek için, Mücessime'ye(!) ait bir kitabın illetli rivayetiyle delil getirmesi, düştüğü hâli gözler önüne seriyor.
Sayfa 156 - Nuhbe YayınlarıKitabı okudu
Kibrin Sebepleri: Bu yedi sebep şunlardır: İlim, ibadet, neseb, güzellik, kuvvet, mal ve etbadır. 1. İlim Büyüklenmeye sebep olan şeylerin en büyüğü ilimdir. Yine ilaç bakımından en çetini ve zor olanı da ilimdir. Çünkü hem Allah katında hem de insanlar katında ilmin kıymeti yücedir. Nitekim ilmin fazileti, öğrenilmesi, farz olması hakkında ayet ve hadisler vardır. Dolayısıyla ilmi kökten koparmaya ve öğrenmeyi terk etmeye imkân yoktur. Kibre sebep olan ilmin ilacı iki şeyi tanımakla olur. 1. İlmin faziletinin ancak iyi niyetle beraberlik yapmasına, onunla amel edip onu Allah için yaymaya, insanlardan bir fayda beklentisi içinde olmamaya ve onun üzerinden kazanç elde etmemeye bağlı olduğunu bilmektir. Yoksa ilim, kişinin aleyhine döner ve cahilden daha aşağı bir mertebeye düşürür. Sahih olan görüşe göre cahilden daha büyük bir azaba müstehak olur. O halde, cahile karşı ilimle kibirlenmek âlime yakışmaz. İbn Mesûd'tan [radıyallâhu 'anh] rivayet edilen hadis de bunu göstermektedir: مَنْ تَعَلَّمَ عِلْمًا لِغَيْرِ اللَّهِ تَعَالَى أَوْ أَرَادَ بِهِ غَيْرَ اللَّهِ تَعَالَى فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ "Her kim Allah Teâlâ'nın rızasından başka bir şey için ilim öğrenirse ya da o ilimle Allah Teâlâ'nın rızasının dışında başka bir şey isterse, cehennemdeki yerine hazırlansın"1 1- Tirmizî, İlim, 6.
Sayfa 175
Nitekim bir sahih hadis-i şerifte, "Her kim malı uğrunda öldürülürse ve her kim kanını koruma uğrunda öldürülürse şehit oldukları gibi, dini uğrunda öldürülen de şehit olur. Ayrıca ırz ve namusu uğrunda öldürülürse o kişi de şehitlik mertebesini kazanır." buyrulmuştur.
HADÎS İNKÂRCILARI ve REFORMİST ÎMÂNSIZLAR...
Bunlar (Reformistler) maalesef pozitivizm denilen sakat cereyanın îmânsızlığıdır. Elle tutulup, gözle görülmeyen şeye inanmazlar. Bu yüzden Peygamberlerin mucizelerini inkâr eder; muhakkak dünyevî, maddî bir fevkalâdelikle izâh etmeye çalışırlar. Bunları açık olarak beyân eden Âyetler için de, "mânâlarını biz anlayamayız." derler. Hadîsleri azalta azalta bir kaç taneye indirirler, bir Hadîsin sahih olması için, onlara göre, bütün Sahabe'nin rivayet etmesi lâzımmış. Bir iki tanesi rivayet ederse olmazmış. Esasında bunların asıl dertleri Hadîsleri ortadan kaldırıp, dinin prensiplerini yok edip serbest kalmaktır. Yoksa, Hadîslerin sahihlik derecesini tesbit etmek değil! Esasen iddiaları da gülünçtür: 23 sene binlerce insana, Âyetleri açıklayan, dinini öğreten, fesahat ve belâgatiyle cahiliye ediplerini susturan, bütün hayatın nasıl yaşanacağını gösteren ve anlatan bir Peygamber, bütün bu 23 senede 8-10 tane cümle mi söylemiş? Başka söz konuşmamış mı? Bu ne kadar gülünç bir terbiyesizlik, ne kadar ahmakça bir iddiadır? Resûl-i Ekrem, 23 sene ağzını kilitleyip oturmuş mu? Bu kadar Sahabeyi kim yetiştirdi?
Sayfa 64 - 65 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Hadîs-i Şerifler Kaç Tane, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sahîh olan hadîs-i şerîfde buyuruldu ki: (Allah yolunda öldürülüp, şehîd olanlar, kıyâmet gününde, yaralarının kanı akarak gelirler. Rengi kan ve kokusu misk kokusu gibi olur. Huzûr-ı Mevlâya haşr oluncaya kadar, bu hâl üzre bulunurlar.)
Hadis-i şerif Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden sahih olarak rivayet edilmiştir: "Şunu iyi bilin ki insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir."
Zayıf Hadis ve Zayıf Hadisle Amel Etme Meselesi
Hayri Kırbaşoğlu, zayıf hadisle amel edilmesinin doğru olmadığını bunun pek çok sakıncasının olduğunu şöyle açıklar: Zayıf hadisle amel edilebilir anlayışı, tahmin edilenden fazla zayıf hatta mevzu hadisin bünyemize girip yerleşmesi ile sonuçlanmıştır. Bu ise İslamî ilimler ve düşünce geleneğimizde ciddi yaralar açmıştır. Subhi Salih de zayıf
Sayfa 242Kitabı okudu
Hadis-i Şerif
“İnsan öldüğü zaman kendisinden ameli kesilir (sevâbı yazılmaz): Ancak üç şey müstesnadır: Onlar da, sadaka-i câriye (vakıf gibi faydası devamlı olan hizmet) ve kendisinden faydalanılan ilim veya kendisine duâ eden sâlih evlât." (Sahîh-i Müslim, 25/14)
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.