Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslam Kadın Fitne
İslam dünyasında kadın, zina suçunun işlenmesinde birinci derecede suçludur. Kadının yanında erkek olmadan dışarı çıkması suçtur. Kadın, ibadetini dahi evinin en karanlık odasında yapmalıdır. "Kadınlarınızın namaz kılacakları yerlerin en iyisi evlerinin en tenha yeridir: İmam Ahmed Müsned h.no 25944 Görüldüğü gibi ibadet ederken bile erkekler ile kadınları ayırmaktadır. Başka bir sahih hadis daha: "Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne sebebi bırakmadım: (Buharı Nikah 17; Müslim Zikir 97 98.)
6.cilt
1575. Muâviye radıyallâhu anh şöyle dedi: Ben Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Müslümanların ayıplarının, gizli durumlarının peşine düşer, araştırmaya kalkışırsan, onların ahlâkını bozarsın veya onları buna zorlamış olursun." Ebû Dâvûd, Edeb
Reklam
216 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
En önemli tepemiz; evimiz yuvamız… Kitap evimizi ve ailemizi korumamız gereken son sığınak olarak anlatıyor.Üzerine titrememiz gerektiğini ve günümüzde yaşadığımız problemlerimize bakışımızı değiştirecek hadis-i şerifleri ele almış. Dünyevileşmenin iliklerimize kadar işlemesiyle birlikte nesillerimizin geleceği ile ilgili önceliklerimiz değişti. Evlatlarımızın aldığı notlar, kaçırdığı deneme sınavları geçirdiği bir vakit namaz kadar canımızı sıkmadı. Analarımızın son okçular tepesinden uzaklaştırılmasıyla nesillerimizi tehdit eden büyük facia başlamış oldu diyor yazarımız. Kitapta en beğendiğim kısımlar bazı hadisleri önceden bildiklerimizden de olsa çok fazla hadis-i şeriflerle örnek vermesi ve bunların sahih kaynaklarınıda yazması oldu.Çok verimli ve okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.Özellikle anneler, babalar, ve ev hanımlarının akşamları sesli bir şekilde okuma saati yaparak istifade edebilecekleri bir eser. İnşallah sizde benim gibi seversiniz Kitapla kalın
Son Okçular Tepesi
Son Okçular TepesiAbdülaziz Kıranşal · Mgv Yayınları · 2019882 okunma
Sahîh-i Buhârî’yi daha üstün yapan en önemli gerekçe, Buhârî’nin kitabına aldığı hadisin her bir râvisinin, o hadisi hocasından bizzat duyduğunun kesin olarak bilinmesidir. Müslim bu ağır şartı daha hafifletmek suretiyle “ hoca ile talebesinin aynı asırda yaşamış olmasını” yeterli görmüştür.
Aklın her şey kabul edildiği bir zamanda yaşıyoruz diye veya İslamiyete kazanacağız kimselere bazı hadisleri izah etmekte zorluk çekiyoruz bahanesiyle her anlamadığımız hadisi kaldırıp atarsak, neticede Dozy’e hak vererek “ en müsamahasız münekkidlere göre bile Sahîh-i Buhârî’nin yarısının sahih sıfatına layık olduğunu” kabul etmek zorunda kalırız.
hepsi haklı..
"Şeyhlerimiz, haber-i va­hidin te'vilinde çok fazla zorlamaya gidilmemesini, sıhhat ihtimali düşükse reddedilmesi gerektiğini belirtmişlerdir” Kâdî/el muğni Ebû Gudde bu durumu, "Anlayamadığımız hadislere bâtıl demek yerine tevakkuf ederiz, çünkü bilmediğimiz bir cevabı olabilir," şeklinde ifade etmiştir." Bu anlayışın, te'vili imkânsız ha­dislerin sahih rivayetlere karışıp orada barınabilmesinde önemli bir etkisi olduğu şüphesizdir.
Reklam
Kur'an öğretme karşılığında ücret alınabileceğine dair sahih hadisler vardır. Kur'an öğretme karşılığında ücret alınamayacağını söyleyenler şu hadis-i şerîfe dayanmışlardır: Ubâde bin Sâmit radıyallahu anhdan rivayet edildiğine göre, o ehl-i suffeden bir adama Kur'an öğretti. O da Ubâde'ye bir yay hediye etti. Ubâde bunu Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme sordu. O da Ubade'ye şunu söyledi: "Kıyamet gününde boynuna ateşten bir halka takılması seni sevindirecekse, o hediyeyi kabul et."
Kur'an öğretme karşılığında ücret alma konusuna gelince: Âlimler bu konuda farklı görüşler bildirdiler. (Hadis alimi ve hafızı) Ebû Süleyman el-Hattabi'nin (v. 388/998) naklettiğine göre bazı alimler, Kur'an öğretme karşılığında ücret alınamayacağını söylemiştir. (Tâbiîn alimlerinden) İbni Şihab ez-Zühri ve İmam-ı Azam Ebû Hanife de bunlar arasındadır. Bir başka topluluk ise bir kimse Kur'an okutmaya başlamadan önce şu kadar para isterim diye bir pazarlık yapmamışsa, onun ücret almasının câiz olduğunu söylemiştir. (Tabiin alimlerinden) Hasan-ı Basri, Şa'bî ve İbni Sîrîn bunlar arasındadır. Tâbiin âlimlerinden Atâ bin Ebu Rebah ile Malik ibni Enes, İmâm Şafi ve başka âlimler, Kur'an okutması karşılığında ücret alacağına dair sahih bir anlaşma yapan kimsenin ücret alabileceğini söylemişlerdir.
TEVBE SADECE ALLAH'A YAPILIR
İmam Ahmed rahimehullah Musnedin'de şöyle nakletmiştir: "Günah işlemiş bir adam Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına getirildi. O'nun önünde durduğu vakit dedi ki: 'Allah'ım ben Sana tevbe ediyorum, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e tevbe etmiyorum!' Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: 'O hakkın sahibini bildi.' buyurdu." 📚İmam Ahmed Musned 3/435; Hakim Mustedrek'te Senedi sahih olduğunu söyleyerek nakletmiştir 4/255 Bu hadis Allah'ın hakkı olan bir şeyi Allah'tan başkasına vermenin Allah'a ortak koşmak olduğunu açıkça göstermektedir. Şüphesiz ki her türlü ibadet sadece Allah'a yapılmalıdır. Çünkü Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. İbadetin tamamı Allah'a yapılır. Dua, tevekkül, sığınma, tevbe, korku, ümit, yardım isteme, kurban kesme, adak adamak, kanun koyma/egemen olma vb. tüm bunlara hak sahibi olan yalnızca Allah'tır. Bu sözler üzerine iyice düşünün ey akıl sahipleri.
"Sen olmasaydın ben âlemleri yaratmazdım." Ali el-Kâri, Şerhü'ş-Şifâ: 1:6; Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 2:164. Ayrıca el-Hâkim'in el-Müstedrek'inde bu mânâyı teyit eden şu sahih hadis naklediliyor: "Peygamber Efendimiz buyurdu: Allah İsâ'ya (a.s.) şöyle vahyetti, ‘Ey İsâ, Muhammed'e iman et. Ümmetine de emret ki onlardan ona ulaşanlar da iman etsinler. Muhammed olmasaydı Âdem'i yaratmazdım. Muhammed olmasaydı Cennet ve Cehennemi yaratmazdım. Su üzerinde Arşı yarattığımda arş çırpındı. Üzerine Lâ ilâhe İllallah Muhammedun Resûlullah yazdım, sakinleşti." (el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:615) Ayrıca bk. et-Taberâni, El-Mu'cemü'l-Evsât, 6:314; et-Taberânî, El-Mu'cemü's-Sağîr, 2:182; El-Hallâl, es-Sünne, 1:237; el-Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve, 5:489.
Sayfa 72
Reklam
Peygamber efendimiz, Hadîs-i şeriflerinde: 🌸🌸🌸 “Ey insanlar! Allah'a, tevbe ediniz! Ben de, Ona, günde yüz kerre tevbe ederim!’ buyuruyor. 🌸🌸🌸 Kaynak: Furkan: 70-71 134) Ahmed b. Hanbel-Müsned c.4,s.261, Müslim-Sahih c.1, s. 423, Ibn.Mace-Sünen c.2,s.1420
Allah (c.c.), zaman çarkı içinde vukubulacak her şeyi, insanoğlunun yapacağı icat ve ilmî keşifleri de ilm-i ezelisiyle bilir. Keşifler Allah (c.c.)'ın kâinatın nizamı için koyduğu kanunların bilinmesinden ibarettir. (Dünyanın kendi etrafında ve güneşin etrafında dönmesi gibi) Bu kanun ve nizamları yaratan Allah (c.c.), Kur'ân'ı indirdi ve elçisine sünnet-i Nebevi'yi vahyetti. "O (peygamber) kendiliğinden (kendi hevasından) konuşmaz.” (Necm, 3) Öyle ise Allah (c.c.)'ın kâinat için koyduğu nizam ile Kur'ân'daki nizamı asla çelişmez. Kâinat, Allah (c.c.)'ın (menzur) gözler önüne serdiği nizamı, Kur'ân ise (mestur) satırlara yerleştirdiği nizamıdır. Bu iki nizam asla karşı karşıya gelerek çelişkiye düşmezler. Hiçbir ilmî teorinin Kur'ân âyeti veya sahih olan hadis-i nebevi ile çelişkiye düşmesi mümkün değildir. Çelişkiye düştüğü takdirde o teori henüz tam tespit edilmemiş demektir. Zira nice ilmî gerçek olarak kabul ettiğimiz teoriler vardır ki daha sonra o teorilerin sahipleri o teorilerden dönmüş veya onlardan sonra gelen bilginler o teorilerin hatalı olduğunu ispat etmiştir.
Ahmed bin Hanbel'in, İmam Tirmizi'nin ve Nesai'nin naklettiği, Hakim'in de sahih olduğuna muvafakat ettiği bir hadis-i şerifte Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyuruyor: "Cenab-ı Allah şu üç gruba yardım etmeyi kendi üzerine almıştır: a- Allah yolunda savaşan mücahit, b- Borcunu ödemeye samimiyetle niyetli olan borçlu, c- Haramlardan korunmak için evlenmeye teşebbüs eden (kişi)."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.