Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İrem Ela

İrem Ela
@sahmerantss
Law’da rakipsiz
Gençlikte zevk, insanı çoğu zaman yanıltır. Heyecan derecesinde derin olmayan gençliğin delice hevesleri seneler sonra düzeltilince, birden bire insan ne görür? Hatalarını… Kusurlarını… Ve belki cinayetlerini…
Reklam
Yıldızların karanlık içinde parladığı gibi fakir ve sefalet içinde de saflık ve yücelikle parlayan ruhlar yok mudur? Bir kalp, sevmek için mutlaka servete, asalete mi muhtaçtır?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her türlü geçici heveslerine, her saat değişen birtakım çocukça isteklerine ve eğlencelerine araç olmak, insanlık onurunu yaralıyordu.
Zavallı çocuklar! Sizin o minik elleriniz birkaç asırdan beri insanlığın altında inlediği esaret zincirlerini kırmak için değil; belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir.
Reklam
Kendi menfaatinden başka hiçbir şey onu ilgilendirmezdi. Diğer insanların sıkıntıları veya üzüntüleri onun için önemsenmeyecek şeylerdi.
Şiddetin seslerine tep­kisiz kalan komşular müzik sesine tepki gösterirler, çok gürültü var diye. Böyle bir duyarsızlığın olduğu toplumda her türlü ola­yın gerçekleşebileceğini düşünüyoruz. Enseste göz yumanlar bi­rer katildir.
Bu toplum tecavüz eden adamın tecavüz ettiği kadın­la evlenip mutlu olacağına inanan bir toplum. Mahkemelerde bi­le kadın kendisine tecavüz eden adamla evlensin, dava dosyaları azalsın deniyor.
Trajikomik bir açıklama gerçekten, sözde müslümanlar sizi
Ensestin varlığı­nın devlet tarafından görünür kılınmamasını da garip karşılıyorum. Dört yıldır bu konuyla ilgilenen bir federasyonun başkanlığım ya­pıyorum, alanda yakaladığım, gözlemlediğim vakalar için bakanlık­tan destek istemeye gittiğimde “Bu ülke Müslüman ülkedir, ensest olmaz” cevabıyla karşılaştım. BM’den kaynak istemeye gittiğimizde Sağlık Bakanlığı onaylasın diyoruz, Sağlık Bakanlığı raporlarından çıkarıyoruz Türkiye’nin ensestle ilgili karanlık yüzünü.
Türkiye'de varlığı artık kabul ediliyor ama nedense hiç konuşul­muyor. Kızlar, kardeşlerini doğuruyor... Evet, yanlış okumadınız. As­lında dünyanın kanayan yarası bu. Şahit ola ola nasıl susup yutabili­yoruz? Bunu yaşayanlar anlatarmyorsa bizlerin onlara ses olması, ses­leri olmak için mücadeleye girmesi gerekiyor. Ensestle ilgili yığınla haber, röportaj ve film yapılmış ve hâlâ yapılıyor olmasına rağmen nedense bunu hiç yüksek sesle konuşmuyoruz. Satır aralarında kaybolup gidiyor. Neden? Hayal ürünü mü sanıyoruz? Yok ca­nım, deyip geçiyor muyuz yoksa? Bunca tanıklıktan sonra bu sorunun cevabı “Hayır” olmalı. Eğitimle, geçmişlikle ve dindarlıkla açtklanamayacak bir durumdan bahsediyoruz, çünkü her kesimde görülüyor. Peki bu toplumsal yara, bir ruh hastalığından mı, yoksa bir zihniyet biçiminden mi kaynaklanıyor, tartışılmalı.
Reklam
164 syf.
10/10 puan verdi
Münevver Karabulut Cinayeti
Salı'nın Sırrı
Salı'nın Sırrı
Öncelikle bu cinayeti çok detaylı bir şekilde alan bu kitabı okumaktan ve bu cinayeti araştırmış olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu belirtmiş olmalıyım. Böylesine dehşet verici bir olayı araştırdığım için mutlu oldum çünkü insanlara olan yaklaşımım üzerinde beni daha da bilinçli kılacak. Bütün arkadaşlarımdan ricam bu olaydan haberleri yoksa ya da yüzeysel bilgileri varsa etraflıca araştırmaları olacak. Münevver Karabulut cinayeti bizi sevdiğini sandığımız insanın neler yapabileceğini tahmin dahi edemeyeceğimizin birebir örneğidir. Karşımızdaki insanın ne denli ruhsal problemleri olduğunu anlamamız kolay olmasa da bunu davranışlarından sezdiğimiz anda ondan uzaklaşmamız gerekir.
Salı'nın Sırrı
Salı'nın SırrıMustafa Şekeroğlu · Destek Yayınları · 201043 okunma
164 syf.
10/10 puan verdi
Salı'nın Sırrı
Salı'nın SırrıMustafa Şekeroğlu
6.8/10 · 43 okunma
Anlaşılan o ki katil kurbanını etkilemek için çok çabalamış
Münevver: “Oturuyoruz Barnier’s’ta. Peçete vardı masada. Aldın peçeteyi ikiye böldün. Bu sensin dedin, masada durdu. Diğeri de şu ana kadar tanıdığım, yolda görüp de tanımadığım, hayatımda gördüğüm diğer tüm kızlar dedin. O peçeteyi yere attın.”
92 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.