Her şeyin artık sanal performansla değerlendirildiği bir toplumda, birey sürekli olarak benzerleri tarafından onaylanma ihtiyacı duymakta, onaylanmadığını hissettiği anda da ötekinin yıkımını istemektedir. Burada birey varlığını sanal aynada onu iten ya da emen benzerinin onayı üzerine kurmakta; kendisinin kaybolduğu bu sanal labirentin içinden çıkamamaktadır (Erşen, 2007-2008: 135). Sahip olunan araçlar, fıziksel ihtiyaçları karşılamaktan ziyade; statüleri tayin edici, prestijleri yansıtıcı, insanların diğer insanların gözündeki değerini tayin edici görevler üstlenmiştir (Özcan, 2007: 268). Eleştirel ”ben'i de ortadan kaldıran bu süreç insanları tek tipleştirmiştir (Baudrillard, 2002: 19). Tümden şeffaflık ve teşhir insanın kendisini düzleştirerek bu sistemin unsuru olmaya zorlamış (Chul Han, 2016: 104); toplumsal kimliklerdeki radikalleşme ve anomik durumlar -intiharlar vb.bile sahnelik olmaya yüz tutmuştur (Bauman. 2011: 123).
Toplum fertleri bir şeyleri ilk gören ya da gösteren olmak için hemen hemen her şeyi yapmaya hazır ve nazır hale gelmiştir. Ötekilerin önüne geçmek, ötekilerden önce yapmak, ya da ötekilerden farklı biçimde yapmak için karşılıklı olarak birbirlerinden kopya çeken nesneleşmiş fertler, sonuçta aynı şeyi yapar hale gelmektedir. Özelin, başka yerde, daha başka alanlarda. özgünlük ve tekillik üreten aranışı, tek biçimliliğe ve sıradanlığa dönüşmüş vaziyettedir (Bourdieu, 2001: 25).
Tüm dünya bir oyundur
ve bütün erkekler ve kadınlar sadece oyunculardır.
Onlar geliyorlar ve gidiyorlar;
ve bir insan,hayatında çok roller oynamaktadır.