Etkisel İnsan:
• Manipülasyonlara düşmeyen,
• Yerinde ve zamanında empati ve sempatiyi kullanabilen,
• Duygu, düşünce ve davranış tutarlılığı içinde olan
• En az kendisi kadar başkalarını da düşünen,
• Kendisine olduğu kadar içinde yaşadığı dünyaya da yararlı olabilen,
• Her türlü eşitsizliğe, adaletsizliğe ve sömürüye karşı durabilen,
• Üretken,
• Yaratıcı,
• "İyi ki varsın" dedirten,
• İz bırakan,
• Kendisine nasıl davranacaklarını başkalarına öğreten kişidir.
Çok bayılarak okuduğum bir kitap olmadı açıkçası. Öneri üzerine okudum, mükemmel diyemem ama fena da değildi bence. Genel olarak baktığımızda yazar kendi ilişkisinden yola çıkmış, bunun yanı sıra genel geçer söylemler var gibiydi. Bu kitapta beni en çok etkileyen şey "prenses öptü diye kurbağa kurbağalığından vazgeçmez" mesajı oldu. Yani insanları ne kadar değiştirmeye çalışırsanız çalışın bazen işe yaramaz bunu farklı bir bakış açısı veya farklı bir hikaye, artık adına ne denirse, ile hatırlamış oldum. Bunu okuduğum şu dönemde de bunu hatırlamaya ihtiyacım vardı, belki bunu okuyanın da ihtiyacı vardır :) uzun lafın kısası okunabilir bir kitap ama beklentilerinizi çok yüksek tutmamanızı tavsiye ederim. Zaten kısa bir şey çok vaktinizi de almaz
Ne çok kadın, bir gün prense dönüşeceği umuduyla kurbağa öpüyor. İlk öpüşte kurbağayı prense dönüştüremese de bıkıp usanmadan öpmeye devam ediyor. Bir kurbağadan umudunu yitirdiğinde bir başka kurbağada şansını deniyor. Sonuç genellikle hüsran. Çünkü kurbağa kurbağalığından memnun.
Bir insanın bir başkasını sevmesi, belki de en zor şey, güçlü ve olgun olmanın en son testi ve kanıtı. Tüm diğer ‘zor” işler, sevebilme yetisinin hazırlık safhalarıdır.
Hangi cins açısından bakarsak bakalım kıskançlık, acizliğin yarattığı bir kızgınlıktır.Acizliliğin büyüklüğü oranında kızgınlık yani kıskançlık duyarız.
İşin doğrusu, gücünü toplumun erkekliğe tanıdığı primden alan zayıf erkekler güçlü kadınlardan korkuyor. Güçlü kadın, ona yadsıdığı, yok saydığı gerçeği, kendi zayıflığını hatırlatıyor.