Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu'nun eşi anlatıyor: "Bir gün ona dedim ki, "Bir sürü şiir yazıyorsun, herkese şiir yazdın, bir bana yazmadın. Biraz durdu, "Kağıt kalem getir bana hemen" dedi. "Yok" dedim "İlham geldiğinde yaz, öyle istemem." "Yok" dedi "Ben şair adamım, yazarım, getir sen." Oturdu çalıştı. "Berat'e" diye bir şiir yazdı.
Aldım okudum "Baştan savdın beni efendiciğim" dedim. "Yok, çok güzel şiir oldu" dedi. Sonra bunu Rasim Özdenören efendiye gösterdim. "Cahit Bey bana şiir yazmış, bir bakar mısın abi şiir mi?" Okudu Rasim abi, "Bal gibi de şiir" dedi.
PERŞEMBE YAZILARI - Sabırla Okuyalım :D
- PERŞEMBE YAZILARI -
Yazılarda genellikle rahmetli Mehmed Şevket Eygi'nin madde madde yazma metodunu kullanacağım. Profesyonellik gütmediğim zaten malumunuz. Acemiliğin verdiği ruha talibiz. Haydi başlayalım..
Geçen haftadan beri Taha Kılınç'ın "Bir Rüya'yı Hatırlar Gibi", Ömer Faruk Korkmaz'ın "Şehit Bayram
ŞAİR Sezai Karakoç’un meşhur "Mona Roza" şiirinde, Türk edebiyatının en mahrem akrostişi gizlidir. Şiirin her kıtasının başındaki harfleri yan yana getirdiğinizde "Muazzez Akkayam" çıkar. Karakoç, 1950’de Mülkiye’de öğrenciyken yazmıştır bu şiiri. Ancak 2002 yılına kadar hiç yayınlamamıştır. Buna karşın tam 50 yıl kuşaktan
Denemeler...
Halim o gün babasını toprağa vermişti. Ne ölüm haberini alınca, ne de babasını toprağa kendi elleriyle koyarken gözünden tek bir damla yaş düşmemişti. Hatta gözleri bile dolmamıştı. Yüzünde ciddiyetin ve düşüncenin iç içe geçtiği bir ifade vardı. Son vazifesini yapmış ardından da bir köşeye çekilerek olan biteni izlemişti. Taziyeye gelen komşular,
Noktalama İşaretleri
Nokta ( . )
1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur.
Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu. (Reşat Nuri Güntekin)
2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa),
Bir İktidar Dili Oluşturmak:Dil Devrimi
Türkiye’nin ilim, fikir, sanat, edebiyat ve kültür meselelerinin temelinde dille ilgili zorlayıcı değişimin olduğunu görmezden gelmememiz gerekiyor. Türkçenin binlerce yıllık seyri 20. yüzyılda harf inkılâbı ve dil devrimi ile değiştirilmek istendi. Binlerce yıldır kendi yatağında akan, zaman içinde