Camus okurken bazı yazarlara has olan o anlaşılamamışlık hissini duyumsuyor ve yazarı anlamak için içimde farklı bir istek duyuyorum. Oysa bu kitabında onu benim de anlayamadığımı hissettim ve belki bunun için de kitabı çok fazla sevemedim.
Kitabın başında Jean Sarocchi’nin kaleme aldığı Mutlu Ölüm’ün Oluşumu başlığı ile kısa bir bölüm
Böylece tebliğin en güzel biçimde, İslâm'ın buyruklarını bizzat kendi hayatımızda uygulayarak yapılabileceği sonucuna varılabilir. Esasen, cihadın büyüğü de budur, denilmiştir.
-Sade bir ''bal'' deyivermekle ağız tatlansa,
Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa.
Ağlasın milletin evladı da bangır bangır,
Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır!
Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem...
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ, boğarım..
- Boğamazsın ki!
- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?
İslâm, bir zihin fantezisi olarak indirilmemiştir. Yaşansın diye indirilmiştir. Bu bakımdan herhangi bir filozofik düşünce ile karşılaştırılması yersiz olur.