Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Doğada her şeyin bir ruhu olduğuna, kendi dillerince konuşabildiklerine inanırım. Bir gün acaba bu asansörün dili olsa bana neler anlatırdı diye düşünmüştüm. Azeri asıllı İranlı öğretmen Samed Behrengi de şeftalinin dili olsa diye düşünüp alegorik bir eser yazmış. Aslında eski edebi türlerde özellikle Arap, Fars, Hint, Türk çokça kullanılan bir yöntem. Mesela Divan edebiyatı tamamen alegori üzerine kurulmuş. Aradaki fark divan edebiyatında aşk, ayrılık, özlem gibi konular ele alınırken Samed Behrengi eşitlik, hak, özgürlük, adalet konularını temel alarak alegorik eserler yazmıştır. Tıpkı Küçük Kara Balık'ta olduğu gibi. Zaten ölümü de bu sebepten olsa gerek fail-i meçhul olarak kalmış.
Karakterlerimizin adları benim okuduğum yayında (DK yayınları) Sahip Ali ve Polat ama faklı yayınlarda Ali ile Mehmet, Ahmet ile Mehmet şeklinde geçiyor sanıyorum. Çünkü yorumlarda ve videolarda öyle okudum, dinledim. Neden böyle bir kargaşa var bunu merak ettim açıkcası.
Konusu genel olarak çok fakir bu iki çocuğun şeftali çekirdeğinden bir ağaç büyütmelerini, bu ağaç için gübre olsun diye yılan öldürmelerini ve yılan sokması sebebiyle birinin ölmesini okuyoruz kitapta. Diğeri de bu acıya dayanamayıp şehre gidiyor. Bahçıvanın eline kalan şeftali ağacı da meyve vermeyi bırakıyor.
"Emek vermeyene çiçek vermeyin."
Çocuk kitabı olduğu düşünülsede anlatılmak istenen at gözlüklerimizi çıkarıp etrafımızda olup bitenleri keşfetmek.. Karşımıza çıkan kişi aile bireyimiz olsa dahi doğru olduğuna inandığımız yoldan vazgeçmemek. Birilerinin bize söylediklerini olduğu gibi kabul etmek yerine araştırıp gerçek bilgiye ulaşmak...
Selamm ! Küçük Kara Balık daha önceden ortaokulda da okuduğum bir eserdi . Kitabı yıllar sonra yeniden okumak ve kitabın verdiği mesaj bende bambaşka bir anlam uyandırdı . Yaşadığı derenin sonunu merak eden ve keşfetmek için yola çıkan bir balığın hikayesini anlatıyor bu kitap . Büyüklerinden daha olgun düşünebilen ve hayata bambaşka bir bakış açısıyla bakan bir çocuk düşünün , Küçük Kara Balık'ın her ne olursa olsun kendine inanması , kararlı olması , vazgeçmemesi , kendi çizdiği yolda ilerlemesi , verdiği mücadele , ilham , dünyaya bambaşka bir bakış açısıyla bakması ve eşsiz cesareti beni çok etkiledi . Yeri geldi sınandı yeri geldi önündeki engelleri nasıl aşacağını düşündü ve hepsinin üstesinden geldi . Kesinlikle her yaşa hitap eden ve herkesin okuması gereken bir kitap .
48 syf.
6/10 puan verdi
Herkesin aynı yöne baktığı bir dünyada senin onlara sırtını dönmendir yaşamak. ''Küçük Kara Balık'' işte bu tabire uyan, sınırların yaşadığı alandan ibaret olmadığını kendisine kanıtlamak için çabalayan, karşısına çıkan engelleri canı pahasına olsa dahi sırtlayan, ırmaklar, nehirler aşarak masallara konu olan bir kahraman o.
Her insanın vardır böyle bir hikayesi. Bu çocuk kitabında herkes kendi hikayesini bulacak ve ulaşmak istediği okyanusu gözden geçirip yola koyulacaktır. Dünyada yaşamak sadece tek bir pencereye bakmak değil de, küçük bir balık gibi okyanuslarda yaşamayı isteyecek kadar cesur olmalı.
392 syf.
5/10 puan verdi
Shaman benim için özel bir kitap manevi değeri çok büyük. Kurgu ve olaylar güzeldi. Özellikle Savaş kısımları beni esir aldı. Elimde kılıçla ‘’Ben de varım gardaşlar vurun ha vurun’’ dememek için zor tuttum kendimi :D Ama ben diğer okuyanlar gibi Alba hayranı olmadım, elbette sevilecek güzel bir karakterdi ama ben kitabın her karakterini ayrı ayrı çok sevdim. Favori karakterim ise ; Yüzbaşı Tolonbay :). (Ay şu Aybeniz’i bana verseler de saç baş yolsam) :) Bizim Yalçın’la Süleyman’ı da evlendirseydiniz Agarta’dan eli yüzü düzgün, temiz süt emmiş iki kızla daha iyi olurdu ama neyseee 2.kitaba artık -_-
İlgilendiğimiz kavramların sıkça kullanılması da kitabın sevilmesini sağladı bence. Son dönemde çıkan ‘’Türk’’ eserler gittikçe sağlamlaşıyor, güzelleşiyor. Atsız Ata’yı anan bu kitabın başımızın üstüne yeri var. Yazarın hayal gücü ve olayları bağlayışı takdir edilesi. Anlayana bir kurgudan çok fazlası…
Çooook uzun zamandır okumak istediğim, adını çokça duyduğum, okumak için de bir hayli geç kaldığım Küçük Kara Balık kitabı, sokağa çıkma yasaklarının bol olduğu bir dönemde izlediğim “Çemberimde Gül Oya” dizisinde karşıma çıktı. Artık almanın ve okumanın zamanı geldi dedim kendi kendime. Aldım, okudum ve bu Küçük Kara Balık’la bu kadar geç tanıştığıma bir hayli üzüldüm. Ama belki de tam zamanında tanıştım, kim bilir?
Sevimli, meraklı, kâşif ruhlu Küçük Kara Balık, yaşına rağmen oldukça cesur. Her gün aynı monotonluğa uymayı, her gün aynı sınırlar içinde yüzmeyi reddederek dünyanın, denizin kalanını merak edip, ona karşı çıkan tüm balıklara kafa tutup bir serüvene atılıyor. Denizi keşfetmeye, denizde yaşayan diğer canlı türleriyle tanışmaya başlıyor. Bu sevimli balık sayesinde çevremizde bize “yapamazsın” diyen insanları dinlememeyi, bir şeyi gerçekten istiyorsak eğer onu yapmamamız için hiçbir engel olmadığını öğreniyoruz. Yeni şeyler öğrenmenin, yeni insanlarla tanışmanın bize neler katabileceğini görüyoruz. Ve cesaretin önemini. Unutmayalım ki her şeyi başarma gücüne sahibiz, yeter ki isteyelim İyi ki tanıştık Küçük Kara Balık