Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sana geldiğim yağmurlu günleri hatırlar mısın? Pencerene açılan yol dönemecini. Aralar mısın hatırama öyle her akşam Ilık gülüşlerinin gölgesiyle yüklü perdelerini. Bulutlar terk ederdi şehri daima Akşamları gemiler terk ederdi Bir balkonun kalırdı sanırım Kaybolan gölgelere aşina Vapur iskelesinde buluştuğumuz bir akşam O akşam erkenden
Papatya ve Yakamoz'un hikâyesinin devamı ...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
Reklam
Keman
 KEMAN Derin bir uykudan uyanır gibiydim. Gözlerimi açmadan evvel iyice kendime gelmeyi bekledim. Etrafa bakındım. Bulunduğum yer tanıdık değildi. Neredeydim? Ne olmuştu bana? Bir türlü çözemiyordum. Yattığım yatağın hemen yanı başında bulunan pencere bir koruluğa bakıyordu.  Ama ne ev ne de bu koruluk bana aşinaydı. Karnıma bir sancı girince
Hava durumu iyi hissetmeye müsait değil ama halletmeye çalışıyorum Allah'ım. Biraz daha baharı yaşayabilir miyiz içimde kaldı benim çünkü. Daha yürünecek yollar, izlenecek gündoğumları, dinlenecek ezgiler, yapılacak pikniklerim var... Annem var, onunla geçirmek istediğim vakitler var. Geniş vakitler beklemeden geçirmek istediğim anlar var. İyi ki var. Bücürüğüm var beni özleyen, benim özlediğim, doyasıya sarılmak istediğim. Bunların baharla ne ilgisi var bilmiyorum Allah'ım ama sanırım içime dolan bu gök, baharla daha da genişliyor. Genişledikçe özlem doluyor içine. Yapamadıklarımın, gidemediklerimin, söyleyemediklerimin, göremediklerimin özlemi. Bu ayakta tutuyor sanırım beni, özlemek. Özlemi bitirme isteği. Burda yok öyle bir şey biliyorum, cennette değilim. Cennetini istiyorum.
— Ya bedene ait olan bütün öteki hazların, sence böyle bir adamın gözünde herhangi bir değeri olabilir mi? Örneğin değerli elbiselerle ayakkabılar ve bedenle ilgili bütün diğer süslemeler, kullanmak zorunda bırakılmadıkça ilgisini çeker mi? — Gerçek filozoflar böyle şeylere değer vermez sanırım, dedi Simmias. — Demek ki, böyle bir insanın bedeniyle ilgilenmediğini ve mümkün olabildiğince ondanuzaklaşarak ruhuna yöneldiğine mi inanıyorsun? — Evet öyle. Platon, Sokrates'in Savunması.
Gerçekten çok zor birisin, biliyorsun değil mi? Küçükken nasıldın merak ediyorum, hep böyle asi miydin? " "Evet, sanırım öyle. Kız gibi yetiştirilmedim." "Bebeklerle oynamadığını, beyaz atlı prensin gelip seni bir kuleden kurtarma hayalini kurmadığını mı söylüyorsun yani?" Kahkahayı bastım. " Benim beyaz atlı prens tarafından kurtarılmak gibi bir hayalim hiç olmadı. Ben kendi atımı sürebilmeyi hayal ettim.
Reklam
Öyle bir hiçliğin içindeyim ki Ne söylesem ne yapsam da çevremdeki bu boşluk dolar bilmiyorum Kendimi hep bir şeyleri düşünürken buluyorum Düşünmenin bu kadar ağır olduğunu bilmezdim Gerçi ağır olan şey düşünmek mi yoksa Düşündüklerimle yaşadıklarım arasındaki bu benzersizlik mi bilmiyorum Kendimi bu şehre bu ülkeye hatta bu dünyaya ait hissetmiyorum En çok da var olmaya ait hissetmiyorum sanırım Şu an bile aklımdan o kadar şey geçmesine rağmen cümlelerimi dahi toparlayamamak o kadar yoruyor ki Bazen hayatıma haksızlık ediyorum gibi geliyor Ne hakla hayattan bu kadar şey bekliyorum ki Bazen de kendimi yine ağlarken buluyorum Gözyaşlarım birine ya da bir şeye değil Ağlamak istiyorum sadece Dünyanın en kötü hayatını ben yaşıyormuşumcasına ama oysaki bir ailem ve bir evim var Peki ya neden kötü hissediyorum bu kadar Bende eksik olan ne İnancım mı Hiçbir zaman mutlu olmanın tanımını anlayamayacak olmam mı Belki mutluluk benim zannettiğim gibi bir şey değildir Kabul etmektir belki de mutluluk Hayatını kabul etmek Yaşadıklarını kabul etmek Yaşayamadıklarını kabul etmektir Yaşayamayacak olmama boyun eğmektir
- En büyük zaafın ne? - Zaafım mı? Sanırım gerilince saçma sapan konuşurum. - Hayır, hayır.Fazla önemsiyorsun. - Öyle mi? Dur.Bu bir zaaf mı yani? 🎬 Wish
Gün gün yazıyorum! (5. Gün)
Sıkı dostluklar nasıl kurulur bir türlü bilemedim. Sıkı dost olduklarını söyleyenler sahiden de dost mudur? Çözemedim. Sanırım daha ilkokuldayken seçmeliydik o dostu ve sımsıkı sarılmalıydık ona! Öyle mi? İlk çocukluk yıllarında dostluk kuramadıysanız belli bir yaştan sonra -belli bir yaştan sonra dediysem de hemen hemen üniversite çağından itibaren- bu daha zor oluyor. İnsanlar fayda sağlamayan ilişkilerden kaçınıyor ya da birisi için emek vermek saçma geliyor. Yüzeysel bir biçimde arkadaşlıklar sürüp gidiyor. İçten ve derinlikli arkadaşlıkların yerini yapmacık, çıkarcı arkadaşlıklar alıyor. Bazılarımız bu samimiyetsizliği hazmedemediğinden geçici arkadaşlıklarla belki bir ömür geçiriyor. ... Kendime her gün kısa da olsa bir şeyler yazma sözü vermiştim ve bugün 3. gün. Yorum ve eleştirileriniz benim için kıymetli. Yazmak için konu tavsiyelerinizi de bekliyorum ✨ Umarım yazılarım kendine bir okur kitlesi edinir :)
Kız kardeşimin düğününden bir sahne, tamam mı? İşte orada, içki içiyor evlendiği için pişmanlık duyuyor. Bu üçüncü, dikkatinizi çekerim. Annem o kadar kıskanıyor ki saçlarından yılanlar fışkırıyor. Ben ise mükemmel, diyorum. Burada üç tane kadın arketipi var. Kutsal fahişe, kusura bakmayın, Medusa ve ben. Ben kimim? Hangi arketipim?
Reklam
'Bazı zamanlar aptalca hatalarımın yıkıcı hasarları oluyor..sanırım bugün öyle bir gün.. '
+ Hayatın anlamını bildiğini mi düşünüyorsun ? - Sanırım , Evet . + Babam bizden sonrakilere hayatı kolaylaştırmak için yaşadığımızı söylüyor . Ama her zaman öyle olmuyor. - Baban haklı. Başkaları için bir şey yaparsan küçük büyük hiç önemli değil . Hayat başkaları için daha güzel olur. Küçük şeylere de değer vermek gerekir . Bugün yaptığım böreğin hoşuna gitmesi beni mutlu etti . Dekalog 🎬
Sanirim degil ,"öyle" .
Konu göğsünde uyutmak istediğini ağlatmak sanırım. Ya da aglatamayacak kadar tüketmek...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.