Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yaprak çoktan düştü yere. Kış geldi tenim kurudu, Ayaz vurup bile vurdu ellerime. Yürüdüğümüz yollardan yolumu çevirir oldum, Beklediğim duraklarda gölgen kalmış, Dönüp de bir bakamam. Yağmur ıslatır saçlarımı Saçlarım omzuma dayandı, Atıp da elimi toplayamam. Islanır öyle yüzüm sızlar yağmurdan, Sanırım ağladığımı da anlamam. Yaprak çoktan düştü yere, Deli düştüm kadınım Kahır vurdu, Kalkamam. İçmekten mi bilemem ama İçince de anlatamam. Anlatamam ya… Bir tutam saç kaldı, Kokun gitmesin diye açıpta koklayamam…” Koray Avcı
ÖLÜMÜ BEKLERKEN Sanırım yaşlandığımdan olsa gerek, eskisi kadar ilgimi çekmiyor çamurunda oynadığım topraklar. Dibine uzanıp da yapraklarının arasında hayallere daldığım elma ağacıyla, aramıza bir soğukluk girmiş. Nedendir bilmem en derine saklanmış anılar, kapının asma kilidini açmaya başlamamla gün yüzüne çıkmaya başladı. Sanki belleğimin
Reklam
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
"O sahneyi çok iyi somutladım. İdam günü gelip çatınca, o sevdiğim, alıştığım giysilerimi giyeceğim: postallarımı, parkamı. beyaz ölüm gömleği giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Kesin. Direneceğim ve giymeyeceğim. Öyle her zamanki eyleme gidiş tavrımla gideceğim. Yok, tıraş falan da olmayacağım. Gidip, oturup, önce bir sigara yakacağım orada. Sonra demli, sıcak, güzel bir çay içeceğim. Ha bak, rodrigo'nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada. Bak, bunu çok isterim. Sanırım, asılacak bir insanın son isteğini geri çevirmezler. Bunu isteyeceğim. Avukatlarımın idamda bulunma hakları var. Onların orada olmalarını isteyeceğim, kesin isteyeceğim. Gelmeleri gerek. Çünkü bizden sonrakilere umut verecek bu sahne. Asılışımız güme gitmemeli. İpe nasıl gittiğimizi, gelecek kuşaklara anlatacak doğru dürüst, güvenilir görgü tanıkları bulunmalı orada. Bir de kendim çıkıp urganı kendim geçireceğim boynuma. Bunu çok istiyorum. Cellat falan sokmayacağım yanıma. İğrenç bir şey. ve dönüp oradaki heriflere diyeceğim ki "burada ölen yalnız benim bedenimdir, ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi asla öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek, yaşayacak" diyeceğim." *Alıntı. youtube.com/watch?v=jo83-9b...
Gülse Birsel’den Çok Güzel Bir Yazı Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip “Yatınca geçer”di, başın ağrıyorsa “Çocukların başı ağrımaz” denirdi, uykun kaçıyorsa “Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün” şeklinde konu halledilirdi! Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, “Tembel”din ya “Yavaştan, sağlam sağlam
İnsanlar görüp duyduklariyla bir insana önyargılı yaklasmak yerine o kişiyi yakından tanımaya çalışsalar keşke. HAYAL GÜNLÜĞÜ III. Murat Han bir gün telaşlı bir şekilde uyanır. Yüzünde düşünceli bir hava vardır. Vezîr-i Âzam Siyavuş Paşa, padişahın bu halini görünce dayanamayıp sorar: - Hayırdır
Reklam
Meşhur bir golfçü birincilikle bitirdiği turnuvada kazandığı çeki cebine koyar, otoparkta arabasına binerken yanına bir kadın yaklaşır ve: "Lütfen bayım, yardım edin, bebeğim hastanede ve onun iyileşmesi için paraya ihtiyacım var. Biraz para verebilir misiniz?" der. Adam cebinden çek karnesini çıkararak yüklü bir miktar yazar. "Sanırım bu yeterli olur," der. Kadın teşekkür ederek gözden kaybolur. Tam bu sırada bir arkadaşıyla selamlaşırlar. Arkadaşı: "O kadın senden para mı istedi?" diye sorar. "Evet, hasta bir bebeği varmış," der. "Sevgili dostum, bu kadın park yerinde herkesten para sızdırmaya çalışır, vermeseydin daha iyi olurdu.." derken adam biraz düşünür sonra: "Yani ortada hasta bir bebek yok öyle mi?" "Evet, yok." der arkadaşı. "Dostum öyle rahatlattın ki, bugün duyduğum en güzel haber!" diye yanıtlar gölfçü.
Refik Amca'nın hüzünlü hikayesi... İhtisasımın sanırım ikinci senesi... Kanser polikliniğinin çömez asistanıyım, Üzeri kan, idrar, balgam vs lekeleriyle süslü buruşuk mavi takımımla geceleri nöbet tutuyorum, gündüz polikliniğin işlerinde koşturuyorum. İki günde bir de insani bir saatte çıkabilirsem eğer hastaneden eve gidip uyumaya çalışıyorum.
İnsan kendini mutlu etmeye çalışırken çok fena çuvallar ( yani en azından ben öyleyim ) ama bir başkasının bizi mutlu etme girişimine çok çabuk kanarız..Kimi zaman hayatımıza girer biri farkına varmadan. Nefes alıp verir gibi.Kimi zaman da gitmiştir bile bizde kaldığını bilmeden. Anlamadan dinlemeden işte bu demek , inanmak telafisi mümkün olmayan bir pişmanlıktır, kendimden soğudum yahu. Öyle zoruma gidiyor ki... Bir protesto eylemi yapmamak, yapamamak...Tek dileğim böyle insanlar düşünceleriyle gömülsün... Herkese yetip kendine yetemeyen ben, sanırım kimyam da bozuldu şu saat itibariyle. Heyecanlı ve telaşlıyım, ya da siz de biliyorsunuz endişe ve hüzün yine çok moda. Hiç sevmediğim şeyleri yapasım var bu sıralar, üzmek istiyorum kendimi çevremdekileri. Tüm bu sebeplerden dolayı, biraz kendimde kalmak, sayfama mola vermek istiyorum. Tekrar gelene kadar kendinize iyi davranın. İyi geceler..
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.