* * *
Kavuşmalar olmalıydı sevdamda
Razıydım ayrılmalara, yanmalara.
Yanmalıydı sevdamın çıraları
Öyle bir ateş ki senin tutuşturduğun
Senin gönüllü olduğun,
Benim ise kor olduğum.
Ayrılıklar olmalıydı sevdamda
Sonunu bilmediğim ayrılıklar
Sonunu bir yolcu gibi beklediğim
Beklediğime değecek vuslatlar.
Sonunu biliyordum aslında
Son görüş, son sarılış ve son bakış…
Koşmak istedim, haykırmak istedim.
Senin bilmeyip, benim bildiğimi.
Belki de duyuyordun beni!
Söyle şimdi, ulaştı mı sana,
Yaktığım ateşin külleri?
🌷Merve Dudu Aktaş
youtu.be/FXlfcbiQLEA?si=...🤍💙
Ne arzu ederdiniz efendim ?
Yarım kase umut lütfen.
Sıcaklardan ?
tebessüm alayım. Ama lütfen sıcak olsun.
Tatlı ister miydiniz ?
Evet.evet istiyorum. Şundan. "Candan sımsıkı bir sarılış" yazılı olandan iki top olsun. T/ily/a]
Sadece sessizce ilerliyordu sokakta, ardından gelen adımları duyuyor, duydukça hızlanıyordu. Birden bir ıslık sesi duydu evet ona doğru gelen tiz bir ıslık sesi. Bir an ne yapması gerektiğini düşündü adımlarını hızlandırdı, kırmızı yamalı paltosunun içindeki ellerini yumruk etti ve sıktı. Elleri o kadar da büyük değildi. Savuracağı yumruk belki
Çocukken bir arkadaşım vardı. Kendine sarılır gibi yapar, aynayı öper, saçlarının uçlarını emer, düşen dişlerini kalemliğinde saklardı. Pembe yanakları, tombul elleri vardı. Sevimsiz bir hayatın içinde, kendisine asla şans tanımayan arkadaşları arasında ve belirsizliği ile bezdiren gelecek günlerin eşiğinde kendince bir tutunma yolu bulmuştu belki de. Kendini saklamak, kendini sarmak, kendi varlığını hissetmek için dokunmak. Sol eliyle sağ omuzunu, sağ eliyle sol omzunu tutardı. Sevgiyle. Belki de hınçla.
Bu kendine sarılış, hayattan kendini çekip sarılış da olabilir. Akıp giden insanların arasında kendi kendine tutunuş da olabilir..