Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Göğün buyruklarını bilmeden büyük ve üstün insan olmak ne mümkün!"
Sayfa 11 - Şule Yayınları, 22. BaskıKitabı okudu
Çok az kişi böyle
Aldığı cevaplara saygı duyar, kendi görüşlerinden vazgeçtiği zamanlar olurdu pekala.
Reklam
"Mademki son konağımız sükut edenlerin vadisidir, şimdi feleklerin kubbesine naralar at!"
Sayfa 68
"Kilidin anahtarı, şairlerin dilinin altında!" (Muhammed Gülendam)
Sayfa 68
Vay haline kaptan! Hem su alıyor gemin hem ateş" mi diyor? Yoksa "Hayret dalgalarına kendini teslim edersen kıyıya çıkarsın!" mı?
Sayfa 67
Deprem, güzellikle çirkinliğin ruhunu paylaşamamasından doğuyor.
Sayfa 64
Reklam
Bulmanın bütün işaretlerini kaybolmanın bütün işaretleriyle değiştirdi.
Sayfa 63
Abdülkadir-i Geylani
Hem sizin kaç hayatınız var? Onun bir hayatı vardı. "Yakında dünyadan alınacak, ahirete götürüleceksin. Öm­ründe sadece şu içerisinde bulunduğun günün kaldığını far­zet de ahiret için hazırlık yap! Zamanın zayi olup gidiyor. Halbuki sen yiyemeyeceğin şeyleri toplamak, ulaşamayaca­ğın şeylerin peşinde koşmak, oturamayacağın binaları kur­makla meşgulsün!" Sahi bizim kaç hayatımız var!
Sayfa 41
Bişr el-Hâfî
Gördü. Tehlikesini gördü görülmenin. Ölmeye baş­lıyordu övgüden hoşlanınca ruh. Bu yüzden şehirdeki ölü­ler mezarlıktakilerden çoktu, "Bilinmemek" ganimet bi­linmediğinden ah!
Sayfa 24
Süfyan es-Sevrî
Gün, ilmi işaret ediyordu. ilim, hazırlanmayı ilme. Bilginin konulacağı kabın hazırlanması yıllarca sürerdi. Kulluk ve ahlakla yoğrulurdu çamuru bu testinin. Susmayla başlardı ilim, dinleme ve ezberlemeyle devam eder ve ancak yaşadıktan sonra öğretilebilirdi. Bil­ginin duyarlılığı artırması lazımdı. Kimin ilmi çoğalırsa acısı da çoğalmalıydı.
Sayfa 19
Reklam
''Ya Rabbf! Beni kendinle öyle meşgul et ki, senden alıkoyacak işlerden uzak kalayım!" Rabia el­ Adeviyye
Sayfa 16
Sözlerin samimiyetinden, gözyaşları­nın sıcaklığından, dönüşlerin kesinliğinden emin değil. İstiğfarların bile istiğfara ihtiyacı olduğunu düşünüyor çünkü.
Sayfa 15
Çerçeve içine almak insanı ne müthiş! İnsanı insanda ara­mak ne derin yolculuk! Duraklar fışkırıyordu yerden, "vardım!" dedikçe. Yollar dev kağıt ruloları. Ve ne tuhaf; boyadıkça değil ka­zıdıkça derinleşiyordu tablo! Her tablonun altından yeni bir tablo çıkıyordu. Ressam paletini bumerang gibi fırlatıyordu semaya; yıl­dızlar taşısın. Arkeolog itinayla vuruyordu kazmayı toprağa; insan parçalarına ulaşsın.
Bir kölenin yalvarışı gibi yalvar O'na. Sığınak bulamayan sürgünler ve esirler gibi yalvar! Kaçacak deliği olmayan firariler gibi kaç! Çıkış yolunu gösterecek Allah'tır. İsteyeceğin zaman O'ndan iste. Sen gel Rabb' ini, seni yaratanı razı et, zamane ehlini, sultanları ve zenginleri razı etmeye kalkma! Allah' ın nuruyla aydınlanmamış, evlerden, konaklardan ve saraylar dan uzak dur!"
Sayfa 25
Doğrusu “Üstün insan” kendisini toplum için büyük bir özenle yetiştiren kimseydi. Konuşmadan önce bir şeyler yapan, sonra yaptıklarına göre konuşandı o. “Utanç” bir ülkede yalnız aylık maaşları düşünmekti; “Efendilik” insanlığını kaybetmemek.
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.