Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
30 Ağustos zaferinden sonra Atatürk'ün cephedeki eşyaları Ankara'ya taşınacaktır.. Atatürk, savaş sırasında okumak için cepheye götürdüğü kitapların masanın üstünde durduğunu görünce bunun nedenini askere sorar.. Boş sandık beklenildiği yanıtını alınca dışarı çıkar ve içi mermi dolu sandıklardan birini yere boşaltarak askere uzatır.. Herkes şaşkınlık içinde bakarken, Atatürk şunu söyler:"Kitapları buna koyun, asıl savaşımız bundan sonra başlıyor".. Biz, o siperde tutunduk mu? Biz, kitap okuyarak avuçlarımıza aldığımız ışığı karanlığa taşıdık mı?. Biz, Atatürk'ün "asıl savaş" dediği cehaletin, bilgisizliğin üstüne kitapla, bilimle, sanatla yürüdük mü?. Atatürk bu sorulara verilen yanıtlarımızda ya gömülü ya da hala nefes alıyor!.. Kitap okudukça, gösterdiği cephede direndikçe, Atatürk yaşayacaktır.. Anısına sonsuz saygı ve hiç dinmeyen bir özlemle.. ( Sunay Akın )
Reklam
İlk günkü çatışmalarda Kırım Hanı Fetih Giray Han ve Ağaoğlu Sinan Paşa'nın komutasındaki Türk öncü kuvvetleri Avusturya ordusuna 6.000 kişilik ağır bir kayıp verdirdi. Ancak tüm hatlarıyla Türk ordusunun merkezine yüklenen Avusturya ordusu Yeniçerileri de şaşırtan ateş gücü ile Osmanlı Ordusuna büyük kayıplar verdirdi. III. Mehmed'in de otağa çekilmesi ve Sadrazam İbrahim Paşa'nın da padişaha ordunun çekilmesini telkin etmesi ile orduda genel bir bozgun havası esmeye başladı. Ancak muharebenin yazgısını değiştiren iki ilginç olay oldu. Birincisi geri çekilmek üzere atına binmiş olan III. Mehmed'in atının dizginlerinden tutarak gitmesine mani olan hocası Hoca Sadeddin Efendi'nin gazileriyle ve Kırım atlılarıyla Avusturya ordusunu şaşırtan bir taarruza kalkışması, ikincisi ise Osmanlı ordusunun merkezine kadar gelmiş Avusturya ordusunun askerlerinin yağmaya girişmesi üzerine ordunun geri hizmetlileri olan oduncular, çadırcılar, uşaklar, deveciler ve aşçıların ellerine geçirdikleri kazma, odun yarması, balta, tırpanı kazan ve kepçeleri ile düşmana karşı saldırmaya başlamalarıdır. Haçlı ordusu yağmaya katıldığından düzeni bozulmuştu ve bu ani saldırı da bir paniğe yol açtı. Düşmanın gerilemesi üzerine akıncılar, yeniçeriler tekrar toparlanarak Haçlı ordusunun üstüne saldırmaya başlayınca dengeler bozuldu. Bu savaşı kazanılmasında geri hizmetlilerin katkısı olduğundan bu savaş literatürde "Kepçe kazan Savaşı" olarak da bilinir.
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
ATA­TÜRK NA­SIL Kİ­TAP OKUR­DU? Cum­hu­ri­ye­t’­in ku­ru­cu ide­olo­ji­si­nin ki­ta­ba na­sıl bak­tı­ğı­nı, mem­le­ke­tin dört bir ya­nı­na kü­tüp­ha­ne­ler kur­du­ğu­nu sa­nı­rım yaz­ma­ma ge­rek yok. Ge­çen gün ev­de mi­sa­fir­le­ri­miz­le soh­bet eder­ken ko­nu “na­sıl ki­tap oku­du­ğu­mu­za­” gel­di. Ya­ni; okur­ken ki­tap­la­rı çi­zer
Ahmet Altan
Bay başkan... Size bir Amerikan dizisinden bir sahne anlatacağım. Ve büyük bir ihtimalle bir televizyon dizisindeki olaylara biraz şaşıracaksınız. “House of Cards” diye bir dizi var. Başkan olmak için her şeyi yapabilen, sahtekar, bencil, ihtiraslı bir siyasetçiyi anlatıyor. Bir insanın iktidarı elinde tutabilmek için neler
Reklam
son ayini okurken ...araştırmalar Bolşevik İhtilali 1917 yılının ve yeni zamanlar tarihinin en önemli olayını şüphesiz Rusya’daki Bolşevik İhtilali teşkil etmektedir. Bu ihtilalin derin sebeplerini, Fransız ihtilalinden beri Rusya’nın içinde meydana gelen uzun gelişmelerde aramak gerekir. Bu gelişmeleri de üç unu nokta tarafındın
Belçikalı aşçı Lucien Olivier, teee 1860’larda Moskova’daki Hermitage restoranın sahibiydi. Bir salata türevi icat etti. Ahaliye parmaklarını yedirdi. Kapısında kuyruk oluyordu. Öyle lezzetliydi ki, şöhreti sınırları aştı, “Olivier salatası” adıyla dünyaya yayıldı. Bize 60 sene sonra ulaştı. Bolşevik devriminden kaçan Beyaz Ruslar, İstanbul’da
Erdem Bayazıt
Yeryüzü bana mescit kılındı Ant verdim toprak şahit tutuldu Her sabah her öğle her akşam İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak Seslerden bir sesle fırınlanıp Sulardan polatlanan benim. . Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini. .. Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.