Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Kitap sıkıcı ve ağır bi şekilde başlasa da bi yerden sonra akıp gidiyor kendinizi olayların içinde hissediyorsunuz.
Kitap yayınladıktan sonra savcı, Dostoyevski hakkında dava açmış. Gerekçesi ise: " Bir caninin ruhsal durumunu bu kadar gerçekçi ve ayrıntılı anlatan bir kişinin geçmişinde kesinlikle bir cinayet saklıdır. " olmuştur.
Kitabı okuyunca her sayfanın ayrı ayrı size bir şeyler kattığını hissedeceksiniz gerçekten okunulması gereken bir klasik. Şimdiden keyifli okumalar dilerim
Kitap, bankada çalışan Josef K.’nın bir sabah uyandığında ne ile suçlandığı bilmeden tutuklanması ile başlar. Tutuklanması normal yaşamına engel değildir. Josef K. İlk başta bunun bir şaka olduğunu zanneder. Ancak iş ciddileşince bunun bir şaka olmadığını anlar. Josef K. tutuklanır fakat ne savcı ile görüşebilir ne de mahkemeye
Uluslararası basında yer edinmiş gerçek bir hikaye. Hatta yazarın kendi hikayesi. Kayınvalisedinin ölümündeki tek suçlu bu abimiz oluyor. Toplanan tüm delillerde bu abimizin suçlu olduğunu gösteriyor. Fakat abimiz suçsuz.
Aslında bir bakıma adalet sisteminde sıkıntı var. Adamın suçsuzluğu ile ilgili bir tanık gelince savcı azarlayıp kovuyor. Suçlu olduğunu iddia eden bir tanık gelince de göklere çıkartıyor. Bu durum bizim ülkemizdeki adalet sistemine benziyor. Bizde de tam tersi masum olanlar hakarete uğrayıp, deli ilan edilip, kovulup, hapse atılıyor gerçekten katil olduğu tespit edilenlerse göklere çıkartılıp serbest bırakılıyor.
Neyse sakinim...
153 syf.
9/10 puan verdi
Kitap kapağı ilk olarak beni kendisine çekti ve paranormal roman olması da cabası. Keyifle okuduğum bir kitap olduğu kesin,paranormal dedim diye "cinler, periler veya iblisler" var sanmayın (ben de bu beklentiyle başlamıştım ama yoktu,olsun yine de keyifle okudum).
"Sonsuz geceyi bekle, yolun sonu nasıl olsa oraya varacak..."
Murat yalnız yaşamaya çabalayan,iş bulamadığı için çevresinden aldığı borçlarla yarı tok yarı aç bir hayat sürerken,çocukluk arkadaşı Erkan'ın teklifini en azından tefeciden kurtulmanın yolunu bulduğunu düşünerek kabul eder. Geceleri mezarlıkta buluşmaya başlayan grup,başlarına gelen tuhaf olaylar sonucunda soluğu Cezmi hocanın yanında alırlar.Ellerindeki haritanın tılsımlı olduğunu ve hazinenin korunduğunu öğrenen grup Cezmi hoca ile birlikte hareket etmeye başlarlar. Buradan sonra attıkları her adımda tedirginlik ve korku yaşayan grup hazineye ulaşabilecek mi? Hepsinin hazineden düşen payları için farklı hayalleri varken Cezmi'nin amacı neydi? Murat'ı gizlice takip edenler hazinenin koruyucuları mıydı? Girdiği karanlık rüyaların sebebi neydi?
"Geç kalmak ,saatler tarafından rehin alınmış insanların işi."
"Bazen çevremizdekilerin inandıkları kabuller hayatımıza gerçeklerden daha fazla etki eder."
Savcı,doktor ve müftü arasındaki sohbet gerçekten ilgi çekiciydi. Din ve psikoloji arasındaki bağlantı,ikisinin birbirine bu kadar yakın ama bir o kadar uzak olmasını aktarması kesinlikle güzeldi. Türü sevenlere kesinlikle tavsiyemdir.
Kitap artısıyla eksisiyle güzel bir polisiye romanı... Harlan Coben'in ilk okuduğum kitabı değildi tabii. Yazarın romanlarının konusunu kayıp bir kişi üzerinde oluşturur. Akıcı ve içeriklerde endişe aksiyon hüzün aşk sevgi gibi konu çeşitliliği yer alır. Bu romanda da savcı paul copeland'ın 20 yıl önce orman yaşadığı bir olay ile yüzleşmesini anlatır....
İyi okumalar dilerim...
112 syf.
·
Puan vermedi
Bu romanında Aytmatov ,Gün Olur Asra Bedel'in kahramanlarından öğretmen Abutalip Kuttubayev'in nasıl öldüğünü anlatıyor. Kuttubayev'i suçlayan askeri savcı (KGB) en önemli delil olarak onun, Cengiz Han ile ilgili bir efsaneyi kaleme almış olması. Bu efsanede Cengiz Han'ın askerlerinden olan Yüzbaşı Erdene ve Erdene'nin eşi Togulan'in aşkı anlatılıyor. Cengiz Han savaşa çıkmadan 1.5 yıl önce bir karar almıştı. O karar şu idi ; bu savaş süresinde kimse çocuk yapmayacak. Bu zaman zarfında Yüzbaşı Erdene ve Togulan'in bir çocuğu olmuştu. Adını Kunan koydular...
Devamını yazmayayım :)) Okumak isteyenler için kısa bir özet.
DİKKAT SPOİLER İÇEREBİLİR!
Serinin ikinci kitabı, KALE KAPISI Kimsecik 2
○Salman kaçıyordu, İsmail Ağa'nın adamları onu yakalayıp öldüreceklerdi. Salman'ın saldığı korku kalpleri karartıyordu.
○Müslüm çiftliğe girdiğinde ikindiyi geçiyordu, avluya girer girmez beklediği başına geldi, Salman orada harnup ağacının gövdesine sırtını dayayıp
Mahfi Eğilmez - İnferis
Mahfi Eğilmez “İnferis” isimli eserinde bir cinayetle başlayan olayların öncesini, sonrasını ve birbirleriyle bağlantılarını polisiye türünde kendi tarzı ve kendi ilgi alanı içinde ele alarak okuyucuya ilgi çekici, sürükleyici, akıcı ve bir solukta okunabilecek bir eser sunmuş.
Mahfi Eğilmez “İnferis” isimli eseride bir cinayete kurban giden Mehmet H.’nin cinayetini çözmeye çalışan Poyisle, Mehmet H.’nin şirketini ve bu şirketle ilişki olan yüksek rütbeli devlet memurlarını araştıran Maliye Müfettişiyle ve Mehmet H.’nin ilişkisinin bulunduğu Vakfı ve bu vakfın karıştığı olayları araştıran Savcı ile bizlere okuması bir o kadar keyli sarmal bir olay örgüsünü sade, yalın ve akıcı bir şekilde sunmaktadır. Eseri elinize alıp okumaya başmadığınızda elinizden bırakmadan merak ederek bir sonraki sayfayı çeviriyor ve bir solukta bitiriveriyorsunuz. Bana göre okuması oldukça keyifli bir eserdi. Benim gibi polisiye türünü seviyorsanız Mahfi Eğilmez’in kendi alanıyla harmanladığı bu eseri okumadan geçmeyin. Keyifli okumalarınız olsun.
** Alıntılar;
“Güneş, ay ve gerçekler uzun süre saklanamaz.”
.
“Açık bir gerçekten daha aldatıcı bir şey yoktur.”
.
“Bir suç işlenmişse, sonuçta o eylemden en fazla çıkar sağlayacak olan kişi en fazla kuşkulanılması gereken kişidir.”
.
“Bir kez yalan söylemeye başlarsanız sonuna kadar yalan söylemek zorunda kalırsınız.”
.
“Kitaplığı süs gibi kullananlar genellikle kitapları boy sırasına göre dizer, oysa kitapları okuyanlar onları konularına göre ayırıp öyle yerleştirirler.”
.
“Zarlar atılmış ve artık gerisi zamana kalmıştı.”
Insanın kendine yaptığını bir köy birikse yapamaz
Mersault'un annesinin ölümü ile başlayan hikaye bir arap tellahın ölümü ve bunun yüzünden hapse girmesini konu alır. Bu kitabı okurken sık sık çok karamsar ve çoğu şeyden zevk almayan bir kişilik gördüm. Yaptığı çoğu şeyi yapmak için yapmak. Sevgilisine karşı tutumu, annesine karşı düşünceleri...
Belki de bende o jüri üyeleri ya da savcı gibi abartıyorumdur. Bu kadar ruhsuz davranması içimi kararttı. Hayatımda sevmediğim, hoşlanmadığım kişileri anımsattı. Öyle ki idam mahkumu olmasına bile üzülemedim. Sen kendin için bir şey yapmazsan bu hayatta, başkalarının yaptığınında bir faydası olmaz. Avukatı o kadar çabaladı ne oldu. Koca bir hiç. Annemin meşhur sözüyle bitirmek istiyorum. Insanın kendine yaptığını bir köy birikse yapamaz. Ne yaptınsa kendin yaptın Mersault.
Saygı Öztürk’ün “Baskın” kitabı ile aşağı yukarı aynı. Eğer “Baskın” kitabını okumuşsanız bu kitabı okumaya gerek yok. Eğer bu kitabı okursanız Saygı Öztürk’ün kitabını okumaya gerek yok.
Kitabın konusuna gelince, Bülent Arınç’a suikast düzenlenecek iddiasıyla Fetö’cü polis, savcı, hakimlerin TSK’ya karşı düzenledikleri kumpası anlatıyor. Kozmik odadan alınan bilgilerin hangi ülkelere servis edildiği bilinmiyor. Kısaca 60 yıllık birikim bir çırpıda çöpe atılıyor.
