Rowan yıldızların serpiştiği siyaha doğru bir kez daha onun adını kükrediğinde Aelin bu haykırışı tanrıların işitmesini ve günlerinin sayılı olduğunu anlamalarını diledi.
“ Ve Rowan’a yalan söylediğim için üzgün olduğumu söyle. Fakat ona zaten birlikte geçirdiğimiz günlerin hep sayılı olduğunu söyle. Bugünden evvel de günlerimizin sayılı olduğunu biliyordum fakat daha uzun zamanımız olmasını diledim. Ona mücadele etmesi gerektiğini söyle. Terrasen’i kurtarmalı ve bana ettiği yeminleri unutmamalı. Bir de ona...teşekkür ettiğimi söyle... O karanlık yolda benimle ışığa yeniden yürüdüğü için.”
racon
"aslı italyanca olan racon, istanbul çapkınlarının, aralarında halledemedikleri meseleleri bir hakem vâsıtasiyle karara bağlamalarıdır. herhangi bir meselede iki taraf da hak iddia ederse, bunu hakem heyetine izah ederler, o da etraflıca dinleyip hükmünü verir, bu hükme hepsi itaatla mükelleftir. racon kesenlerin, bitaraf olmaları, kabadayılık hayatında falsoları olmamaları, olgun ve tecrübe sâhibi bulunmaları şarttır. şâyet iki taraf kesilen racona ehemmiyet vermezlerse meseleyi aralarında dövüşle hallederler. fakat bir taraf kabul eder, diğer taraf kabul etmezse kabadayılık âlemi, kabul etmeyeni bir nevi aforozla aralarından çıkarır, onun artık sözüne itimad edilmez, kendine başka bir muhit bulmaya mecburdur."
Her haliyle muhteşem bir kitap. Kitap dönemin ünlü kabadayısı Arap Abdullah'ın karıştığı bir olay ile başlıyor. Bu olay sırasında farklı farklı kabadayıları, İstanbul halkını, o halkın yaşam tarzına ilişkin bilgilere ulaşıyorsunuz. Hikayeler bir karakterden diğer karaktere geçerek sonunda gene Arap'da bitiyor.
Kitap ayrıca Racon, Tulumbacılar, Rum Meyhaneler, Ramazan Eğlenceleri gibi döneme ve cemiyete özgü olguları da okuyucuya aktarıyor. Ne tam bir roman nede bir tarih kitabı. Eski Türkçe kelimeler çok olsa da sıkmayan akıcı bir tarzı var.
Sayılı FırtınalarRefi Cevad Ulunay · Alfa Yayıncılık · 201751 okunma
O zamanki hapishane rejimine hayret etmişlerdi, Fakat bu, böyle idi, Cezaları az kalanların dış kapıda iskembe atıp oturarak Sultanahmet kahvelerinden nargile getirtip içtikleri de olurdu
Yazar Osmanlı'nın son dönemini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk dönemini görmüştür. Gazeteciliğin verdiği araştırma şevkiyle kitabı hazırlamış. Osmanlı kabadayı kültürünün vazgeçilmez kaynaklarındandır bu kitap. Anlatımı harikuladedir. Bu arada yazar Cumhuriyeti'n sürgün ettiklerindedir. Kitabın tek bir kötü (!) tarafı var. Sizi Türk kahvesine müptela eder.
Kitap, ismi nedeniyle bazı okurlara itici gelecektir ve büyük ihtimalle avam kokacaktır.Ama kitabın içine girince capcanlı bir şey göreceksiniz.Eski İstanbulu ,adetlerini,kabadayıların kendine has dillerini müthiş bir incelikle hiç de avam kokmadan müthiş bir gözlem gücüyle sanki oradaymışsınız gibi yaşayacaksınız. Yazar, anlatılan kabadayıları