Din eşyanın hakikatına,hayatın mânasına vakıf olmak.
Hakk'ın rızasını kazanmak. Ona göre yaşamak.
Din teslimiyet, Cenab-ı Hakk'a kul olmaktır.
Din Âmentü'ye inanmaktır.
O zaman sorular cevap bulur, karanlıklar aydınlanır.
"- Sayın Kutlu bu macera kelimesi kelimesine 'Uzun Hikaye' adlı kitabınızda yer alıyor. Ancak oradaki fotoğrafçının adı Selami. Böyle bir tekrara düşerek yazdığınız metni bozduğunuzu düşünmüyor musunuz?
- Yoo!. Olur böyle şeyler.
- Nasıl olur?
- Benim kahramanlar laf dinlemiyor. Bazen böyle kılık değiştirip yazdığım kitaba sızıyorlar.
- Bu izah yeterli değil. Hikâyeyi zedeliyor.
- Elbette. Ama siz şu sanat denilen şeyi fazla ciddiye alıyorsunuz.
- Almayayım mı?
- Alın ama ölçüyü kaçırmayın.
- Nasıl yani?
- Sanat da tıpkı şu yalan dünya gibi bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Uydurma bir şey. Kendinizi fazla kaptırmayın.
- Olmadı Sayın Kutlu. Sanatı bu kadar küçümsemeyin.
- Küçümsemiyorum. Eğer inanıyorsak sanat hakikate giden yolda bize yardımcı olur. Kalbimizi açar, bizi merhamet ve şefkat sahibi kılar. Kâinatın kitabını, yani temaşayı öğretir. Güzelliğin farkına varırız.
- Bunlar az şey mi?
- Değil tabi. Ancak sanattan felsefeden dine diye bir tasnif yapılmış.
- Yanlış mı?
- Hayır. Felsefe ile sanatın yerini değiştirsek daha iyi, bana uyar.
- Felsefe ne yapıyor?
- Felsefe bize tefekkür etmeyi öğretir. Onunla iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmayı öğreniriz. Kur'an-ı Kerim' de 'Düşünmez misiniz, akletmez misiniz?' vurguları çok yapılır.
Son durak dindir.
- Sizce din nedir?
- Din eşyanın hakikatına, hayatın mânasına vâkıf olmak. Hakk'ın rızasını kazanmak. Ona göre yaşamak. Din teslimiyet, Cenab-ı Hakk'a kul olmaktır. Din Âmentü'ye inanmaktır. O zaman bu sorular cevap bulur, karanlıklar aydınlanır.
Bak yine hikâyeyi bırakıp vaaza başladık. Bu benim işim değil, bana bu sorularla gelmeyin."
-Sizce din nedir?
-Din eşyanın hakikatına, hayatın manasına vakıf olmak. Hakkın rızasını kazanmak. Ona göre yaşamak. Din teslimiyet, Cenab-ı hakka kul olmaktır. Dün amentüye inanmaktır. O zaman sorular cevap bulur, karanlıklar aydınlanır.
— Sanat da tıpkı şu yalan dünya gibi bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Uydurma bir şey. Kendinizi fazla kaptırmayın.
— Olmadı sayın Kutlu. Sanatı bu kadar küçümsemeyin.
— Küçümsemiyorum. Eğer inanıyorsak sanat hakikate giden yolda bize yardımcı olur. Kalbimizi açar, bizi merhamet ve şefkat sahibi kılar. Kâinatın kitabını, yani temaşayı öğretir. Güzelliğin farkına varırız.
— Bunlar az şey mi?
— Değil tabi. Ancak sanattan felsefeden dine diye bir tasnif yapılmış.
— Yanlış mı?
— Hayır. Felsefe ile sanatın yerini değiştirsek daha iyi, bana uyar.
— Felsefe ne yapıyor?
— Felsefe bize tefekkür etmeyi öğretir. Onunla iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmayı öğreniriz. Kur'ân-ı Kerim'de "Düşünmez misiniz, akletmez misiniz?" vurguları çok yapılır.
Son durak dindir.
— Sizce din nedir?
— Din eşyanın hakikatına, hayatın mânasına vâkıf olmak. Hakk'ın rızasını kazanmak. Ona göre yaşamak. din teslimiyet, Cenâb-ı Hakk'a kul olmaktır. Din Âmentü'ye inanmaktır. O zaman sorular cevap bulur, karanlıklar aydınlanır.
Bak yine hikâyeyi bırakıp vaaza başladık. Bu benim işim değil, bana bu sorularla gelmeyin.
"- Sayın Kutlu bu macera kelimesi kelimesine 'Uzun Hikaye' adlı kitabınızda yer alıyor. Ancak oradaki fotoğrafçının adı Selami. Böyle bir tekrara düşerek yazdığınız metni bozduğunuzu düşünmüyor musunuz?
- Yoo!. Olur böyle şeyler.
- Nasıl olur?
- Benim kahramanlar laf dinlemiyor. Bazen böyle kılık değiştirip yazdığım kitaba sızıyorlar.
- Bu izah yeterli değil. Hikâyeyi zedeliyor.
- Elbette. Ama siz şu sanat denilen şeyi fazla ciddiye alıyorsunuz.
- Almayayım mı?
- Alın ama ölçüyü kaçırmayın.
- Nasıl yani?
- Sanat da tıpkı şu yalan dünya gibi bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Uydurma bir şey. Kendinizi fazla kaptırmayın.
- Olmadı Sayın Kutlu. Sanatı bu kadar küçümsemeyin.
- Küçümsemiyorum. Eğer inanıyorsak sanat hakikate giden yolda bize yardımcı olur. Kalbimizi açar, bizi merhamet ve şefkat sahibi kılar. Kâinatın kitabını, yani temaşayı öğretir. Güzelliğin farkına varırız.
- Bunlar az şey mi?
- Değil tabi. Ancak sanattan felsefeden dine diye bir tasnif yapılmış.
- Yanlış mı?
- Hayır. Felsefe ile sanatın yerini değiştirsek daha iyi, bana uyar.
- Felsefe ne yapıyor?
- Felsefe bize tefekkür etmeyi öğretir. Onunla iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmayı öğreniriz. Kur'an-ı Kerim' de 'Düşünmez misiniz, akletmez misiniz?' vurguları çok yapılır.
Son durak dindir.
- Sizce din nedir?
- Din eşyanın hakikatına, hayatın mânasına vâkıf olmak. Hakk'ın rızasını kazanmak. Ona göre yaşamak. Din teslimiyet, Cenab-ı Hakk'a kul olmaktır. Din Âmentü'ye inanmaktır. O zaman bu sorular cevap bulur, karanlıklar aydınlanır.
Bak yine hikâyeyi bırakıp vaaza başladık. Bu benim işim değil, bana bu sorularla gelmeyin."
-Sayın Kutlu bu macera kelimesi kelimesine "Uzun Hikaye" adlı kitabınızda yer alıyor. Ancak oradaki fotoğrafçının adı Selami. Böyle bir tekrara düşerek yazdığınız metni bozduğunuzu düşünmüyor musunuz?
- Yoo!. Olur böyle şeyler.
-Nasıl olur?
- Benim kahramanlar laf dinlemiyor. Bazan böyle kılık değiştirip yazdığım kitaba sızıyorlar.
-Bu izah yeterli değil. Hikâyeyi zedeliyor.
- Elbette. Ama siz şu sanat denilen şeyi fazla ciddiye alyorsunuz.
- Almayalım mı?
- Alın ama ölçüyü kaçırmayın.
-Nasıl yani?
-Sanat da tıpkı şu yalan dünya gibi bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Uydurma birşey. Kendinizi fazla kaptırmayın.
- Sayın Kutlu. Sanatı bu kadar küçümsemeyin.
-Küçümsemiyorum. Eğer inanıyorsak sanat hakikate giden yolda bize yardımcı olur. Kalbimizi açar, bizi merhamet ve şefkat sahibi kılar. Kâinatın kitabını, yani temaşayı öğretir.
Güzelliğin farkına varırız.
-Bunlar az şey mi?
-Değil tabi. Ancak sanattan felsefeden dine diye bir tasnif yapılmış.
-Yanlış mı?
-Hayır. Felsefe ile sanatın yerini değiştirsek daha iyi, banauyar.
- Felsefe ne yapıyor?
-Felsefe bize tefekkür etmeyi öğretir. Onunla iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmayı öğreniriz. Kur'an-ı Kerim'de "Düşünmez misiniz, akletmez misiniz?" vurguları çok yapılır. Son durak dindir.
-Sizce din nedir?
- Din eşyanın hakikatına, hayatın mânasına vâkıf olmak. Hakk'ın rızasını kazanmak. Ona göre yaşamak. Din teslimiyet, Cenab-ı Hakk'a kul olmaktır. Din Amentü'ye inanmaktır. O zaman sorular cevap bulur, karanlıklar aydınlanır.
Bak yine hikayeyi bırakıp vaaza başladık. Bu benim işim değil, bana bu sorularla gelmeyin.
-Sanat da tıpkı şu yalan dünya gibi bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Uydurma bir şey. Kendinizi fazla kaptırmayın.
- Olmadı sayın Kutlu. Sanatı bu kadar küçümsemeyin.
- Küçümsemiyorum. Eğer inanıyorsak sanat hakikate giden yolda bize yardımcı olur. Kalbimizi açar, bizi merhamet ve şefkat sahibi kılar. Kainatın kitabını, yani temaşayı öğretir. Güzelliğin farkına varırız.
- Bunlar az şey mi?
- Değil tabi. Ancak sanattan felsefeden dine diye bir tanım yapılmış.
- Yanlış mı?
- Hayır. Felsefe ile sanatın yerini değiştirsek daha iyi, bana uyar.
- Felsefe ne yapıyor?
- Felsefe bize tefekkür etmeyi öğretir. Onunla iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmayı öğreniriz. Kur'an-ı Kerim'e "düşünmez misiniz, akletmez misiniz?" vurguları çok yapılır. Son durak dindir.
- Sizce din nedir?
- Din eşyanın hakikatına, hayatın manasına vakıf olmak. Hakk'ın rızasını kazanmak. Ona göre yaşamak. Din teslimiyet, Cenab-ı Hakk'a kul olmaktır. Din Amentü' ye inanmaktır. O zaman bu sorular cevap bulur, karanlıklar aydınlanır.