spoiler içerir!
ana karakter meursault kendini hayattan ve insanlardan soyutlamış kendi içinde yaşayan umursamaz tepkisiz biridir.
kitapta meursault'nun işlediği bir cinayet ve bunun yargılama süreci anlatılmıştır.
ayrıca yargılamada savcıları asıl hırçınlaştıran kısım cinayet değil, meursault'nun umursamaz tavırlarıdır.
annesinin ölümü, evlilik, arkadaşlık gibi çoğu şeye karşı umursamaz ve umutsuz bir tavra sahiptir.
kitaba yüzeysel açıdan bakarsak evet bir cinayet ve yargılama süreci var.
ama içinde hayata dair farklı anlamlar da taşıyor.
dava sırasında savcı ve avukatın tutumları dikkatimi çekti.
davada sürekli meursault'ya yapması gerekenler söyleniyor, sürekli müdahale ediliyor ve meursault kendini ifade edemiyor, bir yandan da onu farklılıkları ile kabul etmeyen onlarca kişinin karşısına çıkıyor.
"Zihnim dağınık olsa da zaman zaman müdahale etmeyi deniyordum, bunun üzerine avukatım, 'Susun! Davanız için böylesi daha iyi,' diyordu. Davamı beni işe karıştırmadan görüyorlardı sanki. Her şey ben araya girmeden olup bitiyordu. Kaderim benim fikrim alınmadan yazılıyordu. Bazen içimden herkesin sözünü kesip, 'Bir dakika, burada sanık kim? Sanık olmak önemli bir şey. Benim de söyleyeceklerim var!' demek geliyordu."
-Albert Camus, Yabancı
hayatımızda sürekli bize yapmamız gereken söylenir. hatta bazen kendimizi bile ifade edemeyiz. kendimiz olamayız. hayatımızın merkezindeki asıl kişi biz olmamıza rağmen, kararlarımıza karışırlar, adımıza kararlar alırlar...