Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Muhakkak Okunmalı !
İskambil kâğıdlarından yapılmış oyuncak binâlar gibi yekdiğerine dayanmak sûretiyle durabilen ve mevcûdiyetlerini sivrisinekler misilli vızıltılarıyla sımâh-ı medeniyyete ha­ber veren bazı hükûmetçikler, nasılsa başlarından büyük bir harekete cür’et göstermişler. Farelerin toplanıp da kedinin boynuna çıngırak takmasını kararlaştırdıkları gibi bu dağ sıçanları, bu tarla köstebekleri, bu ada tavşanları da Osmanlı arslanlarıyla uğraşmak için beynlerinde –hayır, “beynlerinde” demeyelim; belki bunlarda beyin varmış gibi anlaşılır!– aralarında bir ittifâk akdetmişler. İhtimâl ki, kafalarını kaplayan fikr-i azamet, gözlerini kapatan hırs-ı menfaat ilcâsıyle buna muvaffak olamamışlardır. Biz kendilerine bu husûsda insâniyetkârâne bir hizmet îfâsı için teker teker değil, el birliği ve kümeler, sürüler teşkîli ile üzerimize ettikleri akūrâne savletler netîcesinde hûnhâr dişlerinin nasıl kırıldığını, cân-şikâf pençelerinin ne yolda söküldüğünü ber-vech-i âtî yazıyoruz… Eğer târîh, tekerrürden ibâret ise… Lutf-i ilâhî ile bu seferin de bizim için şanlı bir muzafferiyet, onlar için de kanlı bir hezîmet olacağında şübhe etmesinler. Tâhirü’l Mevlevî, Sebilürreşâd Dergisi, Cilt 9, Sahife 106.
Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır hükmü bir hikmet ise, ecdâdımızın damarlarında cevelân eyleyen hûn-ı şecâat bize, titrettikleri yüreklerde donup kalmış olan hûn-ı cebânet de a’dâmıza mîrâs kalmıştır. Binâenaleyh her iki kan hasîsa-i fıtriyyesini gösterecek ve lutf-ı ilâhî ile bu sefer de bizim için şanlı bir muzafferiyeti,onlar için de kanlı bir hezîmeti intâc eyleyecektir." Tâhirü’l Mevlevî, Sebilürreşâd Dergisi, Cilt 9, Sahife 107.
Reklam
✓ Sebilürreşad Dergisi » İstiklâl Marşı'nın ilk yayınlandığı dergi ✓Açıksöz Gazetesi » İstiklâl Marşı'nın yer aldığı ilk gazete
Sebilürreşad Dergisi
Edebiyat; milletlerin, ulusların, kavimlerin, kabilelerin, toplumların ve bireylerin hayatında önemli bir yer tutuyor;onların varlıklarını, ruhlarını, varoluşlarını, hüzünlerini, sevinçlerini, dilemmalarını, cesaretlerini, kimliklerini ve anlam dünyalarını en iyi anlatandır...
Mehmet Akif Ersoy'un Sebilürreşad Dergisi'nde yayınlamış olduğu "Edebiyat Bahisleri" yazısından bir kısmı Osmanlıca'dan günümüz Türkçesi'ne çevirdim.😊 Okumak isterseniz buyrun : deruhtedergi.com/edebiyat-bahisleri Yazı yazmaya dair ümidini yitirenlere ümit olması duasıyla... Sakın metanetinizi, ümidinizi kaybetmeyin...🥀 Çeviriden bir kısım ; Bir mevzûa zafer-yâb olabilmek yani o mevzûda mündemic meanîyi, nikâtı keşfedebilmek için en birinci şart iyice, etraflıca düşünerek mevzûu hamlıktan kurtarmak, olgun bir hale getirmektir. Meşâhîrden birinin dediği gibi “Mahzâ mevzû üzerinde lüzumu kadar i’mâl-i fikr etmediği için bir müellif eserini yazarken müşkilât içinde kalır." Edîb için herşeyden evvel mevzûunu, kelimenin bütün manasıyle hissetmiş olmak lazımdır. Evet, işin güçlüğü yazmakta değil, yazmaya başlamazdan evvel hissetmektedir. “Ancak iyi hissolunan zeminler iyi tasvîr edilebilir” sözü pek kıymetli bir düstûr-ı edebîdir.
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
Deruhte Dergi
Deruhte Dergi
TARİHİMİZE VE EDEBİYATIMIZA İZ BIRAKMIŞ DERGİLER 1
Herkese merhabalar. Sizler için çok güzel bir yazı hazırladık. Haydi buyurun... mbasanatkitap.blogspot.com/2023/12/tarihim... 1) Büyük Doğu Dergisi - Necip Fazıl KISAKÜREK 2) Diriliş Dergisi - Sezai KARAKOÇ 3) Sebil Dergisi - Kadir MISIROĞLU 3) Mavera Dergisi - 7 Güzel Adam 4) Çatı Dergisi - MTTB 5) Edebiyat Dergisi - Nuri Pakdil 6) Serdengeçti Dergisi - Osman Yüksel SERDENGEÇTİ 7)Edep Dergisi - Arif AY 8) Sebilürreşad Dergisi - Mehmet Akif ERSOY 9) Fedai Dergisi - Cemal FEDAİ 10) Dergâh Dergisi - Ezel ERVERDİ
Reklam
SÜRGÜN - VATAN ŞAİRİ
Kuşkusuz en meşhur sürgünlerden birisi de “vatan şairi” Mehmet Akif’tir. Ali Kemal’in İzmit’te linç edilmesi, kendisinin TBMM’den tasfiyesi ve Eşref Edip’in Sebilürreşad dergisi nedeniyle yargılanması üzerine Mısır’a yerleşen M. Akif, yıllarca Mısır’da sürgün hayatı yaşamıştır.  Sürgün döneminde geçim sıkıntısı ve eşinin müzmin bir asabi hastalığa yakalanmasından dolayı büyük problemler yaşayan Akif’in en büyük ızdırabı başıboş kalan çocuklarını istediği gibi yetiştirememek olmuştur. 1936 Haziran’ında hastalığı nedeniyle Türkiye’ye dönen Akif, altı ay sonra İstanbul’da hayata gözlerini yumacaktır.