Tabiinden Muâviye bin Kurre:
“Ben, ashâb-ı kirâmdan yetmiş kişiyle görüştüm. Şâyet bugün onlar sizi görebilselerdi, ezân dışında sizin Müslüman olduğunuzu gösteren bir alâmet bulamazlardı.”
“Takvâdan daha değerli bir azık, sükûttan daha güzel bir şey, cehâletten daha zararlı bir düşman, yalan söylemekten daha beter bir dert yoktur.”
|Ca’fer-i Sâdık
“Yaptığın kötülükleri herkesten nasıl gizliyorsan, yaptığın iyilikleri de öyle gizle!”
Ebû Hâzim Seleme bin Dînâr el-Medînî
Tâbiîn muhaddislerinden Mesrûk şöyle dedi:
Bir gün Âişe radıyallahu anhâ’nın ziyâretine gitmiştim.
Hizmetçisine bana yemek hazırlamasını söyledi, ardından da:
“Yemek yedikten sonra içimden ağlamak gelir, ben de mutlaka ağlarım.” dedi.
Ben de ona:
“Her yemekten sonra niçin ağlarsınız?” diye sorduğumda da şu cevabı verdi:
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin dünyayı terkedip gittiği hali hatırlarım da onun için ağlarım. Vallahi o, bir günde üst üste iki defa ekmek ile et yiyerek karnını doyurmadı."
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
“Hüzünlenmeyen kalp, vîrâne ev gibidir.”
Malik bin Dinar
“Bir kimseye sünnetten söz ettiğin zaman, ‘Sen onu bırak da bize Kur’an’dan haber ver!’ diyorsa, anla ki o doğru yoldan sapmış biridir.”
Ebû Kılâbe Abdullah ibni Zeyd el-Cermî
Kendi işini kendin yapmak sünnettir..♡
Sultân-ı Enbiyâ Efendimiz elbisesini temizlerdi,
koyununu sağardı,
elbisesini yamardı,
pabucunu tamir ederdi,
su taşıdıkları devenin yemini verirdi,
evini süpürürdü,
devesini bağlardı,
hizmetçiyle birlikte yemek yer, onunla birlikte hamur yoğururdu,
satın aldığı şeyleri çarşıdan eve kendisi taşırdı,
kısacası kendi işini kendisi yapardı.
“Sizden birinize hayır kapısı açıldığında hayır yapmakta acele etsin, çünkü o kapının kendisine ne zaman kapanacağını bilemez.”
Tabiinden, Hâlid ibni Ma'dân