Haftalar geçip de dudağın üstüne vurulacak son bir fırça darbesi, gözün üzerine kondurulacak son bir renk kaldığında, kızın ruhu bir lamba alevi gibi yeniden titredi. Fırça vuruldu, renk konduruldu; ressam bir anlığına eserinin karşısında büyülenmişçesine durdu ama sonra resme bakarken titredi; benzi atmıştı, dehşet içinde, "İşte hayatın ta kendisi!" diye haykırdı ve birden dönüp sevdiğine baktı: Kız ölmüştü!