Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu incileri bir cadı vermişti bana, gecenin tanıksız karanlığında. Boynuma dizmiştim bende her birini, dönüştürüp zarif biçimli bir boyunluğa. Gerçeğin incileriymiş bunlar aslında, fısıldarlarmış gerçekleri kıvamlı kana. Gördüğümde bu inciler vardı boynumda seni gezindi durdu bir fısıltı damalarımda. Dinlememiştim ben onu oysa, çirkin ama bilge bir cadıya inanmaktansa, inanmıştım sahte ama büyüleyici sana. Sen o yalanlarda gezdirdikçe dilini, daha da şiddettle fısıldadı incilerim kanıma. Her yalanında biraz daha titredim korkuyla, ama kaçmadım sonuna kadar sarıldım sana. Senin yalanlarına verdiğim her yanıtta, inciler gömüldü boynuma. Birer birer döküldüler boğazıma, dayanamadılar sahtekârlığına. Sırf beni korumak adına, karıştılar kanıma. Boğdular beni sana olan inancımla, ancak o zaman bıraktım kanmayı o yanıltıcı güzellikteki sana. Şunu asla unutma,kanımda fısıldayan inciler olmasa da tanırım artık senin sahtekarlıkla donanmış ruhunu. Çünkü sayende, çokça oynadım bu oyunu. -ʚїɞ
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde kaç kilo çekerdi yalnızlık kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
Reklam
İnsanın zaman zaman yaraları ile tuhaf bir ilişkisi oluyor: Bitsin istiyoruz, kabuk bağlıyor mesela fakat kaşımaya devam ediyoruz. Bilerek. Ne tuhaf. Afşar Timuçin, "İyileşen yaraya ikide bir dokunmanın ne anlamı var?" diye bu yüzden sitem eder. Bu eziyeti ne kendimize ne bir başkasına yapmalı sevgili okur. Yaralar yaşandığıyla kalmalı.
Ne vakit hoşumuza gitmeyen şeyler olsa, kendimizi avuturuz: Bu yolu ben seçtim, yapacak bir şey yoktu, hayırlısı böyleymiş. Ne tuhaf.
Yerdeniz Büyücüsü
Yerdeniz Büyücüsü
'nü hatırlayın: "Bütün hayatımızı, aslında yapmaktan başka çaremiz olmayan şeyleri rızamızla seçmeyi öğrenmekle geçiriyoruz." Her daim bir çare vardır sevgili okur. Dün de geç değildi, bugün
kaç savaştan korudum seni? kaç hüzünden ve kaç istiladan, seni göremediğim her andan, yüzyıllardan. ben seni kaç zamanda korudum? öfkeden, nefretten hardan ve gürden. ben seni kaç kez senden korudum? dünyaya sırtını döndüğünde dünyadan, Allah'la aran bozuk olduğunda Allah'tan; ben seni kaç duayla korudum? ağzımı bıçak açmazdı,
Keman
 KEMAN Derin bir uykudan uyanır gibiydim. Gözlerimi açmadan evvel iyice kendime gelmeyi bekledim. Etrafa bakındım. Bulunduğum yer tanıdık değildi. Neredeydim? Ne olmuştu bana? Bir türlü çözemiyordum. Yattığım yatağın hemen yanı başında bulunan pencere bir koruluğa bakıyordu.  Ama ne ev ne de bu koruluk bana aşinaydı. Karnıma bir sancı girince
Reklam
"Gördüğüm herkeste seni arıyorum fakat kimseye gitmiyorum. Seni sevmek böyle bir şey işte." "Bazen birisinin saçını, arkadan görünüşünü veya giydiği bir kıyafetini sana benzetiyorum. Acaba diyorum, en ufak bir ihtimal dahi o olabilir mi?" "Sonra onların yüzlerini görüyorum. Hiçbiri senin gibi bakmıyor, hiçbiri aslında sana benzemiyor." "Ben onların hiçbirini sen gibi göremiyorum. Bir tek seni böyle sevmişim. Bir tek sana böyle tutulmuşum. Bir tek seni böylesine özlemişim. Bir tek seni istiyorum ben." "Yıllardır ben seni arıyorum. Ben seni her yerde görüyor gibi oluyorum fakat hiçbir yerde bulamıyorum." "Fakat gelecek güzel günler var, birbirimizi bulacağımız günler var, göreceğiz, ben umutluyum, birbirimize kavuşacağız." - Jack Brighty Love's Crescent Love
_Emekli bir Türk ile evlenen 72 yaşındaki yabancı hanım Türklere ait gözlemlerini anlatıyor ;_ 🤔 Ben Türkiye'ye geldi, evlendi . Türk erkek Türk kadınlar çok yemek seviyor. Hep çeşit istiyor. Biraz oturuyor hemen yemek soruyor. 😳
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.