Mustafa amca imkansızlıklar içinde kendi deyimiyle kitapları ışık topları gibi, karanlığın ve karanlıkçıların üstüne fırlatıp fırlatıp atabilmek için yüklüyor eşeğine kitapları dolaşıyor köy köy ışık dağıtmaya. Gerekli yerlere mektup yazarak kitap bağışlanmasını sağlıyor, 'Köye kitaplık açmak, çöle çeşme götürmek gibidir. Kitaplığın girdiği yerden bilmezlik kaçar gider'
diyerek başlıyor köylere kitaplık açmaya. Bu kitaplıklara kadınlarda gelebilsinler diye dikiş makineleri sağlayıp, beşikler koyuyor. Bu da yetmiyor şehir ve kasabalardan uzakta yaşayan köylülerin, yol, sulama ve ürünlerini değerlendirme konusunda onlara rehberlik ederek daha çok üretmelerini ve kalkınmalarını sağlıyor. Tek amacı çocuklara, gençlere okuma sevgisi aşılamak. Onların akıl, bilim yolunda ilerlemesini sağlamak. Tabi aydınlık düşmanları onu da rahat bırakmıyor. Ama o diyor ki 'Galip sayılır bu yolda mağlup!' üstüne yazar ekliyor 'Mustafa Bey savaşımı kazanıyor. Onun kişiliğinde biz kazanıyoruz. Biz derken Sevgili Okur, bunun içinde sen de varsın.'
Tüm bunlar olurken arka perdede Türk-Yunan kardeşliğini simgeleyen, barışı temsil eden olaylar yaşanıyor.
Yazarın dili, üslubu, verdiği mesajlar o kadar güzeldi ki.. Fakir Baykurt herkesin okuyup anlaması gereken bir yazar. Külliyatı tamamlanacaklardan.