Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Derin." deyişi ilk kez bu kadar derindi. Gözlerim huzursuzca bilgisayar masasını üzerinde duran küçük mavi saatime kaydı. Saat henüz sabahın yedisini yeni geçmişti "Aziz Ata..."' dedim merakla, "Saat çok erken. Sen beni bu saatte aramazsın." "Derin," dedi bir kez daha, "Bir yere oturur musun?" "Ne oldu ki?" dedim korkuyla Sesi kulaklarıma ulaştı. Bir anda söyleyiverdi ve ruhuma işledi sonra. "Baran..." dedi bir anda, elim kalbime gitti. "Ne oldu? Söyle,'' dedim, "Söyle!"
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Çalan telefonumun sesi beni telaşla uyandırdığında ekranda yazan isim heyecanlandımıştı kalbimi, "AZİZ ATA YENER." Birkaç kez boğazımı temizledikten sonra telefonu açtığım gibi kulağıma götürdüm "Alo!" dedim, "Saat kaç ya?" "Derin..." dedi Aziz Ata. Telaşla kalktım. "Uyuya mı kaldım? Özür dilerim, geldin mi? Dur ben şimdi giyinir inerim hemen. Sen temizlik malzemelerini filan aldın mi? Kireç çözücüyü unutmadın değil mi?" Bir yandan konuşuyor, bir yandan da dolabımdan kıyafet çıkarmaya uğraşıyordum. Lakin telefondaki sessizlik bana farklı bir şeyler anlatmaya çalışıyordu sanki. Karşımda hiç de kapının önüne gelmiş ve beni bekliyormuş gibi konuşan bir Aziz Ata yoktu.
Reklam
Sabah yürüyüşünde bir kediyle karşılaşıyorum hep.Ama ya kanaldan su içerken ya da otların aradında oluyor.Neyse bu sabah tekrar karşılaştım selam vereyim dedim arkasını bir döndü kii Subhanallah dedim sen nasıl bir mucizesin böyle!Van kedisi olmamasına rağmen bir gözü mavi bir gözü yeşil.Adını da kolaj koydum.Evde kedi ve başka hayvanların beslenmesi taraftarı değilim ama bakanlara saygı duyarım o ayrı.Ama bu kedi neredeyse kalbimi çelmek üzereydi.Bugün yine karşılaştım bizim sitenin önü bildiğin açık büfe. Beni takip et mama var dedim ama cıks,biraz pisi pisi biraz sohbet yol uzun geldi geride kaldı :) Sizinlede tanıştıracağım çünkü anlattım artık.
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Grupta ben, Dünya Can, Berfu ve o vardı... Baran. En son konuşmamızın üzerinden neredeyse iki ay geçmişti. Hüzünle iç çektim ve gruba yazmaya başladım. "Yazmayalı uzun zaman oldu... İyi geceler hepinize. Berfu, Dünya ve sen Baran, her nerede isen..." Mesajım Berfu ve Dünya tarafndan hemen okundu. Baran elbette ki çevrimiçi bile değildi. İkisinin yanıtları art arda sıralanırken gözlerim dolu dolu bakıyordu ekrana. "İyi geceler Derin'im." yazdı Dünya, "O da yazacak bir gün. Yeniden bir arada olacağız." Sonra Berfu'nun mesajına kaydı gözlerim. "İyi geceler Deroş. Merak etme, Baran da dönecek bize."
sen hep ölümü düşünmek gibisin, sen günü bölen çan sesleri gibi barışın ve mutluluğun yakasına yapışan ve olgun tarladaki orakları andıran o büyük dünya korkusunun çocuğusun. ben kor yuttum. içimdeki her şey yandı. içimde yanacak bir şeyler daha var mıdır? daha fazla acı çekemem acı verecek yerlerimi o kor yuttu. sen nasılsın? sen şimdi duvarların arkasında nasılsın? bense "hala duymaktayım soluğunu bir de hançer gibi sapladığın o sözcüğü."
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Baran dergiyi eski sevgilisine devretmek istiyordu. Alt sınıftan bir kız." Musa Erman söylediğime şaşırırken Aziz Ata'nın bakışları da çok farklı değildi. "Sen de bunu istemedin çünkü.." diye söze girdi Musa Hoca, "Onu kıskandın?" "Yemin ederim öyle bir mesele değildi bu.." dedim ve "Bakın durum aslında şöyle..." diyerek açıklamaya çalıştm, "Size söylediğim gibi, Baran bana aşıktı. Ve sanırım kendince benim onu kıskanmam için bir şeyler yapmak istiyordu. Bu sebeple dergiyi bir alt sınıfımızda olan eski kız arkadaşına devretmek istiyordu fakat kızın o dergiyi çekip çevirebilecek bir niteliği yoktu. Beni kıskandırmak için onca yıllık emeğimizi saçma sapan birine devretmek istemesine kızmıştım sadece. Benim istediğim şey dergiyi nitelikli birilerine devretmekti. "İsmi neydi kızın?" diye sordu Musa Hoca bir yandan not alırken. "Rana." dedim, "Rana Günolan."
Reklam
Senfoni
Önce sesin gelir aklıma Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli Sonra cumartesi günleri gelir Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak. Kırk kere söyledim bir daha söylerim Savaşta ve barışta, karada ve denizde, Düşkünlükte ve esenlikte Zamanımız apayrı bize
📌 Bazı insanlar size sadık değildir, size olan ihtiyaçlarına sadıktır. İhtiyaçları değişince, sadakatleri de değişir. Şener Şen 🍀
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Hiç sordun mu?" dedi Aziz Ata, "Son zamanlarda hiç uzun uzun konuştunuz mu?" "Açıkçası hayır." dedim, "Son birkaç gündür herkese karşı tahammülsüzdü. Benim de dergi meselesinden dolayı canımı sıkıyordui." "Peki sen neden dergi konusunda bu kadar ısrarcı oldun?" Musa Hoca'nın sorusuyla ne diyeceğimi bilemedim, öylece soran gözlerle yüzüne baktığımda konuşmaya devam etti. "Yani tamam, Baran bir süredir stresliymiş ve bu sebeple dergi konusunda bile bir tartışma çıkarmış olabilir, peki sen neden bu kadar ısrarla onun önerisini kabul etmek istemedin?" "Bilmiyorum..." diye mırıldandım. "Emin misin?" dedi Musa Hoca,
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Öncelikle,'' diye söze girdi Musa Erman "Derginin tüm sayılarını okuldan aldım Derin, Baran'ın tüm yazlarını okudum ve tarihlere göre sıraladım onları. Bak şu, ilk gördüğünüz sayfa Baran'ın en eski yazısı, en alttaki de en güncel yazısı. Şimdi orada benim dikkatimi çeken şey şu..." Musa Hoca anlatırken kaşlarım çatılı bir şekilde önümdeki yazıları inceliyordum. "Baran ilk yazılarına motivasyon verici temalarla başlamış fakat yazıları giderek daha depresif, yer yer öfkeli bir hale gelmiş. Sen onda böyle bir değişim gözlenmedin mi peki?" Başımı "Hayır" der gibi salladım.
Reklam
Tahammül edemediğim çok şey var. -ağzını şapırdatan -ağzı açık yemek yiyen - burnunu beynine kadar çeken - yerlere tüküren - uzun tırnaklar - tırnağıyla kemiğine kadar kendini kaşıyan - rahat yalan söyleyen - boş konuşan - argo ve küfürlü konuşan - patavatsız - yeni tanıştığı insanla sen diliyle konuşan ... Bu liste daha uzar gider ama tahammül edemediğim şeyler diyince ilk aklıma gelenler. Kendimi frenlemeye çalışıyorum sanane canım herkesin kendisine saygısı olmayabilir boşver ne yapıyorsa yapsın diyorum diyorum ama sonra diyorumki benden çok uzaklarda olsunlar görmeyeyim.
Peki ya sen; İçindeki yalnızlığı ve hayal kırıklığını neyle ya da kiminle aldatıyorsun? Dilsiz Şair
"Haklısın insanın mal olmaması lazım ama oluyor işte. Ve sen bunu ancak şimdi, yani bıçak kemiğe dayanınca düşünebildin. İğne etine saplanınca..." Orhan Kemal
Ne sen fâilsin ve ne senin esbabın... Binaenaleyh mâlikiyet davasından vazgeç. Kendini mehasin ve kemalâta masdar olduğunu zannetme. Ve kat'iyyen bil ki, senden sana yalnız noksan ve kusur vardır. Çünki sû'-i ihtiyarınla, sana verilen kemalâtı bile tağyir ediyorsun. Senin hanen hükmünde bulunan cesedin bile emanettir. Mehasinin hep mevhubedir; seyyiatın meksûbedir. Binaenaleyh لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ de. Mesnevi-i Nuriye - 66
Kölelik ve özgürlük..
Beklediklerin sana gelirse bir süre sonra sıradan olur; Beklediklerin seni bekletirse işte o zaman sende o efsane olarak kalır.. Yani insan: "Elde ettiklerinin nankörü, Elde edemediklerinin de sırf bu yüzden kölesi olur." Arzularının ve tutkunlarının kölesi olma, Bırak onlar seni beklesin! Ve sen efsane kal.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.