Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

SENA ÖNDER

Odysseus hakkında
İki çocuğu vardı, ikisini de açıkça görememişti. Ama belki de hiçbir anne baba evladını gerçekten göremez. Baktığımızda sadece kendi hatalarımızın bir yansımasını görüyoruz.
Sayfa 318 - İthaki
Reklam
"din, sayın düşünür, dünyevi bir konudur aslında"
...insanların bütün hayatlarını boyunlarında ölüm korkusuyla yaşamaları için varız biz, bunun ötesinde, ölüm anı geldiğinde, o anı bir kurtuluş anı olarak algılamalarına da çalışırız dedi. Cennet, cehennem ya da benzer kavramlara gelince, doğrusu ölümden sonra ne olduğu konusuyla sanıldığı kadar ilgili değilizdir, din, sayın düşünür, dünyevi bir konudur aslında, öbür tarafla ya da göğün yedi katıyla hiçbir ilgisi yoktur, Duymaya alışık olduğunuz sözler bunlar değil tabii ama biz de sattığımız malın daha çekici olması için bir şeyler yapmak zorundayız, O halde bu söylediklerinizden sonsuz yaşama inanamadığınız sonucunu mu çıkarmalıyız, İnanırmış gibi yapıyoruz.
Sayfa 38 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Milletlerin Bilgelikleri
...her millet hak ettiği hükümet tarafından yönetilir.
Sayfa 120 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Hiçbir ötenazi bu kadar kolay ve tatlı olmamıştır."
...hastaların diğer tarafa geçer geçmez öldüklerini unutmayalım, ondan sonra bir dakika bile kalmalarına gerek yok, sadece ölüm anına ihtiyaçları var ve o ölüm anı tüm anların en kısasıdır, bir iç çekilir ve tamam, bir benzetme yapmak gerekirse, bu olay kimsenin üflemesine gerek kalmaksızın kendi kendine sönen bir muma benzetilebilir. Hiçbir ötenazi bu kadar kolay ve tatlı olmamıştır.
Sayfa 75 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
...ulusal simgelere gösterilen son derece makul ve yerinde saygı, arsız bir harekete dönüşmüş, pardösülü sapıkların teşhirciliğine benzer bir hal almıştı.
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Kendilerini rahatlık dinine adamış Hıristiyanlar
Gerçekte istedikleri ama güçsüz olduklarından uğruna savaşmaya yanaşmadıklarını yeriyor, aslında hiç istemedikleri ama sahip olduklarını öve öve göğe çıkarıyorlardı. Güçsüzlüğün adı "iyilik", sünepeliğin adı "iyi huyluluk", düşmana boyun eğmenin adı "itaatkârlık", ve Nietzsche'nin deyişiyle,intikam almaktan aciz olmanın adı "affedicilik" olmuştu. Her tür zayıflığa yüceltici bir ad verilmişti, sanki her zayıflık "bir başarıymış, istenen, seçilen şeymiş, kahramanca bir hareket, bir zafermiş gibi". Kendilerini rahatlık dinine adamış Hıristiyanlar, kendi değer sistemleri içinde, arzu edileni değil kolay olanı elde etmeye önem vermiş, böylece yaşamın sunabileceği pek çok zenginliği de bir kenara itmişlerdi.
Sayfa 293 - SEL YAYINCILIKKitabı okudu