Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şenay Oğuz

Şenay Oğuz
@senayoguz
8 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
216 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho
8.2/10 · 77,5bin okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kitapta sadece isimleri geçmesine rağmen Nietzsche’nin neden bu kişileri (yaratılışçıları) düşmanı olarak gördüğüne ilişkin algının biraz daha netleşmesi için felsefe tarihinden, mesela Savanarola’dan biraz bahsetmekte yarar var. Aslında Savanarola, Nietzsche’nin ‘düşmanım’ diye nitelendirdiği kişilerden en radikal olanı gibi görünüyor. Savanarola, İstanbul’un Fethi’nden bir yıl önce, 1452’de doğmuş ve 46 yaşında ölmüştür. Orta Çağ düşüncesinin taşıyıcısı rolünü fazlasıyla yerine getiren, Tanrı’ya akılla değil; ancak ruhla ulaşılabileceğini savunmuştur. Bunu yaparken de introspeksiyonu (iç gözlem) kullanmayı yöntem seçmiştir. Orta Çağ’daki baskı, sansür, katı kurallar 13. yüzyılın son çeyreğinden bu döneme kadar devam eder. İşte böyle bir ortamda inançlara merakla yaklaşmayı günah sayan St. Bernard’tan daha da ileri giderek, dini inançları tartışmaya açan kitapları yakmıştır Savanarola. Tanrı ile yüzleşmek sadece inançla ve kutsal kitapları okumakla olur. Mantık yadsınır; gereksiz, dinden çıkarıcı ve tehlikeli görülür. Diğer eserlerinden de anlaşılacağı üzere, ‘dinleri’ bütün pisliklerin anası olarak görmesine rağmen Nietzsche’nin Hıristiyanlığa öfkesi o kadar geniş ki, bazen Budizm ve Müslümanlıktan övgü ile bahsediyor ve burada, Hıristiyanlığın övgüye değer hiçbir yanının olmadığını göstermeye çalışıyor.
Deccal
DeccalFriedrich Nietzsche · Tutku Yayınevi · 20164,026 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Giderken Upazi ne bana baktı ne de bir söz söyledi. Kumandan Kharma bizleri yoğun şekilde aydınlatılmış bembeyaz koridorlardan geçirdi ve Sınırsız’ı bıraktığımız bölüme geri getirdi. Jaal muhafızlar aynı şekilde bekliyorlardı. Gözlerim hemen Sınırsız’a kaydı; gemi bıraktığımız doktaydı, kapısı hâlâ kapalıydı ve kimse içeri girmişe benzemiyordu.
Jussu sert bir hareketle kel kafasını çevirdi. Sıkıca yumduğu gözleri aniden kocaman açıldı ve gözbebekleri geriye yuvarlanarak geride sadece beyazlık bıraktılar. Bu haliyle yüzü oldukça ürkütücü bir hal almıştı. Dudakları belli belirsiz kıpırdıyordu. “Seni dinliyoruz, Upazi,” diye hırladı Jussu. Sesi o kadar kalınlaşmıştı ki, sanki bir Titan, Jussu’nun bedeninde konuşuyor gibiydi.
Reklam
“Rusthas on binlerce yıl konuşulacak bir savunmaya şahit olacak,” diye devam etti Mu-Visala. Konuşurken hareketlerine geniş çenesinden sarkan üç titrek gıdı eşlik ediyordu. “Bir yardım buldum. Tam sekiz yüz bin Jaal gemisi buraya gelmek için hazırlanıyor. Ve Eswen ırkı. Ellerindeki Yıldız Kapılarını Barbarlara kaybetmemek için onlar da binlerce kasa atlas kristaliyle ana gezegenleri Mannath’ta hazır bekliyorlar...” Sesini giderek yükseltiyordu. Tekrar gerçek bir imparator gibi konuşmaya başlamıştı. “...çok yakında o hergelelere hak ettikleri dersi vereceğim. Hepiniz beni dinleyin. Buna inanırsak güçlü oluruz ve kim böylesi büyük bir güce karşı koyabilir?”
“Şeref,” dedi alçak sesle İmparator Mu-Visala ve uzun parmağını kalabalık üzerinde gezdirdi. “Bu hain hepiniz adına mı konuşuyor?”
Beklemekten bıkkın bir sabırsızlıkla kumanda kolunu sonuna kadar ittim. Akrep bir ok gibi yerinden fırladı ve ikimizi de adeta koltuklarımıza çiviledi. Yüzümdeki kanın çekildiğini hissettim. Göğsüme büyük bir fil oturmuş gibiydi. Biz yanlarından fırtına gibi geçerken, tünel kirişlerindeki ışıklar artan bir hızla gökyü- zünde çakan şimşekler gibi defalarca Akrep’in içini aydınlatıp sön- düler. Kılavuz geminin son kelimesi biz tünelin ağzından uzaya çı- karken yetişti. “...bir!”
392 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı bitirip kapağını kapadığımda derin bir nefes aldım ve günümüzden 8000 yıl sonrasında yaşamayı diledim bir an. Bugün komşu ülkeye gitmek bile saatler alan bir aktivite iken yıldızlara gitmek nasıl bir tecrübe olurdu? Ya da bilinci olan makinelerle sohbet etmek? Hele başka ırklardan yaratıklarla ortak bir dil geliştirip bunun üzerinden konuşmak? Sizi bilmem ama bence harika olurdu. Kehanet Vaatleri için olumlu çok yorum yapabilirim ama olumsuz tek bir yönünü söylemem daha kolay sanırım: Bir çırpıda bitiyor! Hikaye beni öylesine içine çekti ki resmen bitmemesini istedim maceranın. Herkes Akrep’e bayılmış ama benim favorim Şansölye Qarnas oldu. O nasıl bir karizmadır! Yürüyüşü, konuşması ve herkese hükmetmesi. Ayrıca gizemli de. Yüzünü metal bir maske ardında saklaması da oldukça cezbedici. Kitabın yazım dili sade ve kurgusu da akıcı. Sadece ilk 30 sayfa biraz yavaş ilerlese de sonrasında fren pedalınız çalışmayacak! İyi ki de çalışmadı dedim ben kendi adıma!
Kehanet Vaatleri
Kehanet VaatleriM. S. Asherson · Feniks Yayınevi · 2019282 okunma
“İnsanlar doğrular ve haksızlar diye değil, Köleler ve efendiler diye ikiye ayrılır.”
Reklam
“Ama boş gökyüzü altında yalnızsak nasıl olur da gerçekten var olabiliriz.”
“İnsanlar ancak özgürlük için güzel ölmüşlerdir.”
360 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Camus hayatı boyunca şu sorunun yanıtını aradı: ‘İnsan toprakla nasıl bağdaşabilir, yoksulluğu yüzünden acı çekerek, ama güzelliğini koruyarak saçma ve yücelik için nasıl yaşayabilir?’ Camus’ya göre sanat ‘yalancı bir lüks’ ve bencil bir edebiyatçının yapıtı değildir. Sanat yaşayabilir, kullanılabilir bir durumdadır; gerçeğe sadık ve onun üzerinde olduğu için, hiç uysallaşmayan saçmalığı ve hiç yok olmayan umudu ile insanın durumunu tepeden tırnağa kapsar. Başkaldıran İnsan, başkaldırının kendisidir, ama ılımlı ve insanın boyutlarında. Başkaldıran İnsan, adalete ve özellikle doğruluğa vurgundur, mutlak olan’ın iğvasından, mitoslardan, gurur, horlanma ve kanın romantik baş dönmelerinden uzak durur. Ama insan, ne ise, o olmaya yanaşmayan tek yaratıktır.
Başkaldıran İnsan
Başkaldıran İnsanAlbert Camus · Can Yayınları · 20152,631 okunma