Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Seni bekliyorum.. Sen yola düşende, dar gelir girdiğim her mekan. Bu şehir sensiz yaşanmaz olur. Daraltır içimi kapalı kapılar. Haberli geldiğin halde. Geleceğin vakti biliyorken; gelmenin imkansız, beklemenin anlamsız olduğu zamanlarda bile beklemenin, gözü kapıda ansızın içeriye girmenin ve bu olanaksızlıkları umut etmenin nasıl bir
Söze başlamanın eşiğinde kuruyan düşler yeşerirken çıban gibi büyürken hayatın dar ağacı; cinayetlerin kabaran ölümleriyle dallanırken kayıp listesinde çizik- çizik aşklar için yargılanmış sözcüklerle dolu kafam!.. Odama sıkılan mermiydi gece… Bilmediğim iki hece gece: Arananlardanım! Bir suçluyu andırıyorum şakağının ardında saklananı vurmak isteyenlerden biriyim; kimin katiliyim? Bunu soruyorum size? Son hamle bana düştü bu rus ruletinde, ardımda kan yangınları; hayatıma girmiş tüm yaşamların gözyaşları yeşertmez bendeki kısır ömrün canını, can ki unutkan: yaralı ve acı çekiyor aynaya bakarken at’ar damarı! Şairin tanığı olmaz; şairler bütün cinayetlere tanıktır! Sözcük: Kendi ölümlerini işleyenlerin; yaşamın ucunda ömrü ateşleyip, ardından yürüdükleri yolların sonunda en derin kuytuya attığı ve hayatta ele geçmez kanıttır… -Şairin tanığı olmaz! Şairler bütün cinayetlere tanıktır! Cenk Koyuncu
Reklam
Kendi kendine çizgiler çekmeyi pek sever insan. Bu çizgiler duracağı yeri bildirir, gideceği mesafeyi ölçer, seveceği şeyi belirler. Tuhaf ki ne tuhaf. Nabokov, "Zorlanan her sınır, kendisini aşan bir şeylerin de habercisidir." derken bu saçmalıktan bahseder. Çizgileri biz çizdiğimize göre, sınır diye bir şey yoktur sevgili okur.
Neydi ki içimdeki bu “ahh” Sonsuzluğuma düğümlü günah… Bendim, soğuk bir adın ardından koşar adım sürünen. Bendim, ellerimde sakladığım düşleri parçalayıp kırık dökük mektuplara bürüyen. Issızlığıma çokluk sayacak kadarken, hep en yalnızlığım oldun neden? Bir düşü anlatmanın kaç hali vardı dilimde? Kelimelere yüklenen hangi hal halimden
Alıntı
Adamın biri bir gün bahçesinde otururken Hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş: - Ey Allahım! Her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın? Aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış. Derdine kimseler çare bulamamış. En sonunda bilge bir doktor ''Bak demiş bazen bahçelerde gezen bir böcek olur ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin" demiş. Adam 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş. Aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyomuş. Birileri dayanamamış sormuş. "Biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz sendeki bu rahatlık ne be adam ?!." Adam şöyle cevap vermiş - KURBAN OLDUĞUMUN BİR KERE İŞİNE KARIŞTIM BANA KIRK GÜN BOK YEDİRDİ, İSTER YÜZDÜRÜR, İSTER BATIRIR BEN KARIŞMAM KARDEŞİM !
4.48 Psikoz Tam metin
(Çok uzun bir sessizlik) Ama senin dostların var. (Uzun bir sessizlik) Çok dostun var. Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
293 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.