Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben sana yenilmek için sevdim seni. Hayallerime yakıştığın için sevdim. Ama artık gitme vakti. Duymadığın sesimi sana emanet ederek, acılarıma yokluğunu ekleyerek ve nereye gidersem gideyim seninle kalarak gitme vakti
Ben sana ölümün kıyısında yaşama tutunmuş bir hayattan geliyorum. Sonbahar yağmurunda sensiz ıslanacaksam, kahvemin yanında kahvesini yudumlayan sen olmayacaksan, kabustan korkarak uyandığımda sana sarılamayacaksam, beraber hayal kurup birlikte yaşayamayacaksam, beni sevdiğini söylemenin ne anlamı var ki? Madem bunları seninle yapamayacağım, daha fazla varlığına alıştırmadan git. Hiç olmazsa acıların tat versin bana. Nasıl olsa ben sevmekten vazgeçmeyeceğim. Bir gün olur da bunları benimle yaşamak istersen, ölüme terk ettiğin yerdeyim. -Serkan Özel-
Reklam
BEN SANA MECBURUM Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bir günümde sen vardın yine sancılarla ağıt yaktım! Bu günümde yalnızım Rabbim yalanlara kandım ben… Bir şarkı yaptım dostum oldu arkasından ağlayandım, Ve bulandım duygularla arkasından kalbe kilidi bağlayandım. Anlatılmaz bir gecemde karanlık gökyüzüm var, Evde romantik bir hava dışarda aç yatan var. Söz veripte tutamadın mı geçmişe dönenmi
hazıran evet benım ayım bıraz sıcak aksamustu gun durulmus sessız ortalık yazıyorum ya boyle baslamıstı herseyım ve anlatıorm azcık duymak ıstedıklerın mı ? emınım ordasın ufaklık ben kulaklarındayım zorundasın ve korkarakda olsa benlesın yıne senınle dondu dunya basımda aynı agrı mıdemın cukurlarında aynı sancı yuzum bıraz sarımsı saclarım dagılmıs ellerımde kaldı tel tel ve boynumun en guzel kokan yerınde cızgıler hey senınle sele gıden bu gunler vebali borc bıraktın ustumuzde neyse bu hatalarında bedelını odedım ben hacizimi kaldır nefes alamıyorum yuregımdekı yukten..
EZOP MASALLARI... Ezop, fabl denen öyküleriyle ünlüdür. Anlattığı öyküler yaşama ilişkin bir öğüt ya da ders verir. Kahramanları ise hayvanlardır. Ezop'un öykülerinde hayvanlar konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır. Öyküden çıkarılacak ders, sonunda okura öğüt biçiminde verilir Bir tane paylaşmak istiyorum.... AKREP VE KURBAĞA Akrep nehrin
Reklam
BEN SENİ SEVDİM Mİ Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe
1941 Mart'ının bir akşamında, yazar Virginia Woolf eve sırılsıklam gelir ve intihara teşebbüs eder, fakat başarısız olur. Maalesef, yaşamın yüküne dayanamayan Woolf, birkaç gün sonra, 28 Mart 1941'de intiharı yeniden dener ve bu defa başarılı olur. Ruh sağlığıyla ilgili problemlerinden kaçmak için ölümü seçen Woolf'un cesedi Ouse Nehri'nde bulunur. Yazarın ceketinin cepleri ağır taşlarla doludur... Yazarın bu yürek parçalayan son mektubunu, öldüğü gün eşi Leonard bulur. İşte o mektup: "En sevdiğim, Yine delirecekmişim gibi hissediyorum. Bu korkunç günleri atlatamayacakmışız gibi hissediyorum. Ve giden zamanı geri çeviremeyeceğim. Sesler duymaya başlıyorum ve konsantre olamıyorum. Bu yüzden yapmam gereken şeyi yapıyorum. Bana verebileceğin en büyük mutluluğu verdin. Kimsenin yapamayacağı şeyleri yaptın. Bu kadar şeyden sonra iki insanın birlikte daha mutlu olabileceğini sanmıyorum. Ben artık savaşamayacağım. Biliyorum, senin hayatını mahvediyorum, bensiz daha mutlu olacaksın. Görüyorsun bu mektubu bile doğru düzgün yazamıyorum. Okuyamıyorum. Hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçlu olduğumu söylemek isterim. Bana karşı inanılmaz sabırlısın ve iyisin. Şunu söylemek istiyorum -aslında bunu herkes biliyor- eğer biri beni bu durumdan kurtarabilecek olsa bu sen olurdun. Her şey beni terkedip gitti ama senin iyiliğin hep benimle kaldı. Artık senin hayatını mahvetmeyeceğim. Kimse bizim seninle mutlu olduğumuz kadar mutlu olamazdı."
BEN EYLÜL SEN HAZİRAN Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Seni seviyorum ve yalnız seni görüyorum. Seninle ilgiliyim başka her şeyi unutuyorum. Sözün gelişi değil bu ; Ben sözümün eriyim başka anlamları olsaydı sözlerimin başka anlamlara uygun kelimeler bulurdum… Oğuz Atay
Reklam
Şimdi ben seninle yürüdüğüm yolları başkasıyla yürüyemiyorsam, bu o yolları unuttuğum için değil seni unutamadığım içindir
''Mandolin sesi hiç bu kadar canımı yakmamıştı.'' ''Ne dinliyoruz?'' ''Vivaldi'nin G Minör'den Mandolin Konçertosu'nu. Organlarımın kazındığını hissediyorum. Ruhi, sen ne dersin bu konuda? Senden çalınanlar üzerine hissettirecek bir iki baş ağrısını daha bana lütfeder misin?'' ''Yaşın kaç ki daha senin?'' ''Ana rahmine düştüğümüz 9 ayı da sayıyor
Kendine iyi bak Sitarem. çünkü bundan sonra ben seninle olmayacağım. Kendine iyi bak Sitarem. çünkü senin yokluğunda kalbim "Sitare" diye fısıldadığında kalbime söz geçirebileyim. Kendine iyi bak Sitarem. çünkü ben nefes aldığını bilip gece yastığıma sarıldığımda gülümseyerek gözlerimi kapatayım. Kendine iyi bak Sitarem. İyi bak ki ben bu hayata tutunabileyim. Hoşça kal Sitarem...
Hani derler ya Ben sensiz yasayamam diye Iste ben onlardan degilim Ben sensiz de yasarim Ama seninle bir baska yasarim -Nazim Hikmet
BEN SANA MECBURUM Ben sɑnɑ mecburum bilemezsin Adını mıh gibi ɑklımdɑ tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sɑnɑ mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağɑçlɑr sonbɑhɑrɑ hɑzırlɑnıyor Bu şehir o eski İstɑnbul mudur Kɑrɑnlıktɑ bulutlɑr pɑrçɑlɑnıyor Sokɑk lɑmbɑlɑrı birden yɑnıyor Kɑldırımlɑrdɑ yɑğmur kokusu Ben sɑnɑ mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zɑmɑn rezilce korkuludur İnsɑn bir ɑkşɑm üstü ɑnsızın yorulur Tutsɑk usturɑ ɑğzındɑ yɑşɑmɑktɑn Kimi zɑmɑn ellerini kırɑr tutkusu Bir kɑç hɑyɑt çıkɑrır yɑşɑmɑsındɑn Hɑngi kɑpıyı çɑlsɑ kimi zɑmɑn Arkɑsındɑ yɑlnızlığın hınzır uğultusu Fɑtih’te yoksul bir grɑmofon çɑlıyor Eski zɑmɑnlɑrdɑn bir cumɑ çɑlıyor Durup köşe bɑşındɑ deliksiz dinlesem Sɑnɑ kullɑnılmɑmış bir gök getirsem Hɑftɑlɑr ellerimde ufɑlɑnıyor Ne yɑpsɑm ne tutsɑm nereye gitsem Ben sɑnɑ mecburum sen yoksun. Belki hɑzirɑn dɑ mɑvi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy’de uçɑğɑ biniyorsun Bütün ıslɑnmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telɑş içindesin Kötü rüzgɑr sɑçlɑrını götürüyor Ne vɑkit bir yɑşɑmɑk düşünsem Bu kurtlɑr sofrɑsındɑ belki zor Ayıpsız fɑkɑt ellerimizi kirletmeden Ne vɑkit bir yɑşɑmɑk düşünsem Sus deyip ɑdınlɑ bɑşlıyorum İçim sırɑ kımıldıyor gizli denizlerin Hɑyır bɑşkɑ türlü olmɑyɑcɑk Ben sɑnɑ mecburum bilemezsin. Atillɑ İLHAN
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.