Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

okur

okur
@senokudiyeyazmistim
3 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
GÜZELLEME Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü Bak bu sensin çocuğum enine boyuna Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki Sabahlara kadar koynumda yatmışsın Bak bende yalan yok vallahi billahi Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur İşe bak sen
Reklam
Omuzumda
O, omuzumda oturuyor benim, Kimseye görünmeden: Yabancı göze görünmez Onu yalnız ben görebilirim. Şakaklarımı okşuyor tatlılıkla Ve sıcaklığıyla ellerinin Hafifletiyor ağırlığını Dayanılmaz acıların:
“Derin bir soluk alıp kalbimin eski böbürlenişine kulak verdim. Varım, varım, varım… “

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zafer Ekin Karabay
Kum Saati Rüzgârla bozduğun sessizliğini dinledim; seni bırakan yaprağın sesini, kuma dokununca ve çölde çizilmiş bir ağaç gibi resmini. oysa süngerde kalmış damlasıydım sana ulaşamayan suyun, yanında üşürken uyu- yordum gözlerimde seni ve öylesine sustun kuytusunda uykumun. kumunu içine saklayan bir saatti çöl- de bulduğun; ters çevrilmedikçe çalışmayan. belki giden zamanı geri getirmekti istediğin, saatini bana bırakıp gitimekti. sanki bilmiyordun çölün kuma göre değil sana göre yalnızlık olduğunu, yine de yanıbaşıma kurdun bu saatli kumu. bu yüzden uyanamıyorum, üstelik bilmiyorum: hangi gerçek için bölmeliyim uykumu? Zafer Ekin Karabay ( 1975 – 2002 )
Zafer Ekin Karabay
İntihar etmeden önce bıraktığı son mektubunda intihar edeceği tarihi kitabın içine gizlediğini anlatır Zafer Ekin Karabay. "hani hayatın neresinden dönülse kardır dizesi var ya nilgünün, canım benim, ben yaşamın neresinden döneceğimi çoktan belirlemiştim. Nilgün Marmara’nın 29 yaşında, Sylvia Plath’in şubat ayında intihar etmesi, benim de 29. yaşımın 29 şubatında intihar etmemi gerektirmezdi. ama madem ki yaşamda kalmaya kendimi ikna edemiyordum, o zaman bir tarih belirlemeliydim ve 29. yaşımın 29 şubatını seçtim. bu yüzden şubatta saklambaça bir yığın başka sırla birlikte intihar edeceğim tarihi de gizlemiştim. ne var ki, kitabımı bir türlü bastıramadım (o kitabı görmeden ölmek bana nasıl acı veriyor bilemezsiniz). ama şimdi yaşamımın bu ayrım noktasında hiçbir yerde huzur bulamadığıma göre bu tarihi bekleyecek gücüm de kalmadı. hem zebercet de belirlediği tarihten önce intihar etmemiş miydi? (kim bilir belki kendimle barışabilseydim...) yerleşik yabancıydım her yere metin abi. sen yanarak öldün ve ben ne yangınlar geçirdim sana ulaşabilmek için. daha ne kadar dayanabilirdim, herkesin bir başkasının acısı pahasına mutlu olduğu yaşama? tüm arkadaşlarımı ve sevgilim merali çok seviyorum. beni affedin."
Reklam
Slyvia Plath
Sylvia Plath 11 Şubat 1963 gününe her zamanki günlerden biriymiş gibi başlar. Belki de her zamanki intihar denemelerinden birini gerçekleştirme planı yaparak… İkinci kattaki çocuklarının kurabiye ve sütlerini hazırlar odalarına koyar. Sonrasında odalarını kapatarak dikkatlice kapının aralıklarını bantlar. Aşağı iner ve fırının gazını açarak kafasını fırından içeri sokar…
Nilgün Marmara’nın intihar mektubu seneler sonra yayımlanmış. İntiharından sonra eşi; “Şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı.” demiş. İşte bu kadar basit her şey. Anlaşılamamak, birbirine en yakın iki insan arasındaki derin bir uçurummuş.
Nilgün Marmara
SON MEKTUP 13 Ekim 1987 Salı Sevgilim, Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün çabuk unutursun. Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini sorumlu, suçlu saymasın çünkü suç yok yalnızca ırmağın akışına bir müdahale söz konusu! Her anın niye’sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. Beni bağışlayın! Bunu en çok annemden babamdan ablamdan ve Kağan, senden diliyorum. Dostlarımdan da! Nilgün Marmara Önal Seni hep sevdim Kağan! Hoşça kalın! P.S.1 Cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen! P.S.2 Kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara. 3. Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum. 4. Kağan arzu edersen ileride, daktiloya çekilmiş olan şiirleri bastırabilirsin.
VE AĞZIN UÇAR Dilerim Dubrovnik'te bir aşk ezgisi, bir çellonun tellerinden yavaşça aşağıya kayar, ayaklarımızın ucundan geçer, kırgın sokakları aşar, rıhtımdaki tekneye biner; yeni boyanmış, hatta dokun bak, tam da kurumamış kızıl bir adaya gider ve ben seni öperim. Dilerim Buenos Aires'te, Astor Piazzola'nın ruhu, bandoneonunu omzuna asar,
Sayfa 64
tanrı ve zaman yanlış hatmedilmiş kiliselerin çanları sağır… minareler kısa… dekolte doktrinler giyinmiş abdal… geç kalmış, geç yağmış yağmurlarla dolmuş sarnıçlar, yırtıcı bir neşter darbesiyle, bulanmışlar nükleer sevdalardan olan kuleler, rokoko kristallerle süslenmiş tünellerde lime lime olmuşlar, bikes düşlere darılmışım, sıçramışım ve
Reklam