Stanley Kubrick'in çektiği ve bana göre sinema tarihinin en iyi filmi olan 2001: A Space Odyssey (Her ne kadar en sevdiğim filmi Barry Lyndon olsa da) filminin aslında senaryosu olacakken romana dönüştürülmüş başyapıt olarak nitelendirebileceğim kitap. Daha önce dört defa izlediğim bu filmi artık çok daha iyi bir şekilde anlayabiliyorum. Filmi gibi kitabı da oldukça yordu beni ve doydum sanırım, serinin diğer kitaplarını ne kadar merak etsem de okuyacağımı düşünmüyorum.
(Kitaptan sonra filmi her an beşinci kez izleyebilirim.)
Abi kitap belki mükemmel değil, belki çok saçma gelecek yerleri var, belki edebi anlamda çok iyi sayılamaz ama o kadar, o kadar güzel ki! ;) Reşat Nuri Güntekin'in her kitabında bununla karşılaşacağım sanırım bu kadar basit bir kitap nasıl bu kadar güzel olabilir. Çok yaman bir çelişki...
Bu kitap öyle bir kere okunacak bir kitap değil oturup her yıl bir kere okunacak bir kitap. Ben ilk ortaokul zamanında filmlerin etkisiyle gaza gelip okumuştum bir kaç isim dışında pek bir şey anlamamıştım. Ama 2. defa okuduğumda olaylara daha vakıf oluyorum ve en son 3. defa okudum çoğu detayı artık anlıyorum.
Yüzüklerin Efendisi'nden
Hiç bir beklentiye girmeden başladığım bu kitap bitirdiğim andan itibaren sanırım şu ana kadar okuduğum en güzel kitap dedirtti. İlk defa bir kitabı bitmesin diye yavaş yavaş okudum. Ve kitabı okurken acaba finali nasıl olacak diye merak edip dururken kitabı bitirdim ve ağzım açık kaldı inanılmaz bir ters köşeyle (ters köşe denemez aslında) bitti. Suskunlar'ı sipariş ettim ve yarın okumaya başlayacağım heyecenla yarını bekliyorum.
