Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
şuan benzer durum var. aktörler değişik sadece
1950li yıllar sona ermeğe doğru 1957 seçimleri yapılıyor. Demokrat Parti ilk defa oy kaybına uğruyor. İktisadî durum kötüleșiyor, Türkiyede müdhiş bir sıkıntı başgösteriyor. Dolar – lira dengesi alabildiğine bozuluyor. 1958e geldiğimizde dükkânlar tam takır kuru bakır. İdhâlât kesiliyor, para yok. İktisadî şikâyetlerin yanında Atatürkcülükten taviz verilmesi, yobazlığın artması, irticâ iddiaları ayyuka çıkıyor. Çünkü Menderes'in göz yumdukları arasında tarikatlar da var. Memur takımı bundan rahatsız. Türkiye bir barut façısına dönüyor. Genellikle muhalefetin susturulması komunisme karşı mücâdele kisvesi altında yürütülüyor. Adnan Menderes son bir canhıraş hamleyle A.B.D.ne gidiyor. Dehşet bir hakaretle karşılaşıyor. A.B.D.nin başkanı Dwight Eisenhower, Adnan beğle görüşmeği kabul etmiyor. A.B.D.nde dönüp dolaşıyor, Türkiyeye eli boş geri geliyor. Fırsattan istifâde Nikita Sergey Kruşçev "gel, görüşelim” diyor Bu, bizi nereye götürür, iç ile dış şartlar nelerdir, duygu adamı Adnan Menderes bunları hiç araştırmıyor.
"Stalinin içki sofrasında olmak etrafındaki ilk halka içindekiler açısından bir ayrıcalıktı. Moskova'nın biraz dışındaki özel konutunda gecenin geç saatlerine kadar yenilir içilirdi. Parti kurmayları her gece liderin kendilerini davet etmesini heyecanla beklerdi. Bu aynı zamanda korkudan kaynaklanan bir heyecandı da. Eğer davet gelmemişse, gözden düşmüşsünüz demekti. Ve Stalin'i yakından tanıyan herkes, gözden düşmenin ne anlama geldiğini gayetiyi bilirdi: Ölüm sizi kapının eşiğinde bekliyor." Dr. Sergey Kruşçev (Stalin'in halefi Nikita Kruşçev'in oğlu)
Sayfa 17 - Timaş YayınlarıKitabı okudu