Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tabii sınırlamalar var. Bizi saran, bunaltan. Onsuz yaşamamıza izin vermeyen, ne izni, böyle bir şey duymak bile istemeyen. Zamanla, kim olduğunu bilmediğimiz insanlar tarafından yaratılmış ve önümüze konmuş kargacık burgacık şeyler. Sevimsiz, sıkıcı…
Reklam
64 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Faruk Duman'ın ikinci öykü kitabı Av Dönüşleri 6 hikayeden oluşuyor. İlk kitabı Seslerde Başka Sesler'e göre buradaki hikayeler daha bir oturmuş ve biraz daha uzun hikayeler. İlk kitabında çocukluk çağında olan Faruk Duman burada sanki ergenlik çağına girmiş ve son hikayelerde biraz daha büyümüş. İçerik olarak biraz daha cinsellik de
Av Dönüşleri
Av DönüşleriFaruk Duman · Yapı Kredi Yayınları · 202276 okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
"Gün geçtikçe insan kendi yüzünü bile anımsamaz oluyor. Sahi nasıldım çocukken?" Faruk Duman'ın ilk öykü kitabı Seslerde Başka Sesler 14 kısa öyküsünden oluşuyor. Bir iki sayfalık olan bu kısacık öyküler genel olarak çocukluk anılarını içeriyor. Anılar içinde gerçekten yazara ait olanlar var mı yoksa hepsi kurgu mu bunu bilemiyorum. Fakat genel olarak aslında sıradan şeyleri bile yazım diliyle farklı bir halde anlatıyor Faruk Duman. Şemsiyeden kendine kanat yapıp damdan düşen, yoldaki birtakım taşları toplarken kaplumbağaya takılıp düşen, abisinin askerden gelmesini bekleyen, sapanla etrafa taş atan, güvercin avlayan bir çocuk, bazen yolculuğa çıkan yolda kalan insanları, sisin içinde yitip gidenleri, bazen olayları birbirine karıştırıp sarmal bir anlatımla, bazen masalsı diliyle keyifli bir okuma deneyimi sunuyor. Daha önceden okuyup beğendiğim İncir Tarihi kitabının üslubunu azar azar olsa da bu ilk hikayelerinde de görüyorum. Biraz da olsa İhsan Oktay Anar'ı hatırlatıyor bana anlatım biçimi. İçinde gerçeküstü ögeler de bulundurması sanırım bana böyle hissettiriyor. Kalemini sevdiğim bir yazar oldu Faruk Duman öykü okumayı sevenler kısacık bu kitabı bir günde deneyimleyip bitirebilirler.
Seslerde Başka Sesler
Seslerde Başka SeslerFaruk Duman · Yapı Kredi Yayınları · 2022143 okunma
Saçlı Bibi, Tanrı'nın iyi olduğunu söyler hep. Tanrı iyidir, der. Tanrı öyle iyi olmasa yağmur yağdırır mı hiç, der. Tanrı insanoğlunun iyiliğini ister, önce çok sıcak yapar havayı. İster ki insanın içi ısınsın, kemikleri yumuşasın. Onca kışın ardından insanoğlu şöyle bir gerinsin, açılsın, rahatlasın. Ama sonra bir de bakar ki fazla ısınmış ortalık. Her yer yanıp kavrulmuş. Sıcak. Deliğinden çıkamaz olmuş börtü böcek. İnsanlar da tarlalarda, dağ başlarında, köpeklerin soluduğu gibi solumuş. O zaman iyi Tanrı bir bakar, yazık, der, şu insanoğluna yazık, der. Bari biraz yağmur yağdırayım da serinlesin şu ortalık, der. O zaman işte, önce hava pusar, ortalık kararır, sonra çok derinden bir sessiz şimşek çakar, damlalar iri iri, başımızdan aşağı düşüverir, göğün gibi delinir.
Şarkının içinde olmak... Şarkı odanın içinde, oda benim içimde, ben de şarkının içindeyim. Kadının titrek sesi beyaz bir çığlık gibi uzayıp gidiyor. Bu şarkı bir bekleyişin şarkısı olmalı, diye düşünüyorum. Kırık, acı, ama dirençli bir bekleyişin.
Reklam
Bazen kentin hiç bilmediğim köşelerine gidip hiç görmediğim sokakları, insanları görmek isterim. Yitip gitmekten de korkmam. Yitmek, sürekli bir yeniliğin tam ortasında olmak demek değil midir bir bakıma? İşte öyle, bir kentin ortasında yitmek, gördüklerine şaşarak, ama sisler arasında.
Küçücük bir mahallede oturuyormuşuz. Üç beş ev varmış bildiğim. Üç-beş arkadaş. Şimdi hiçbirinin yüzünü anımsamıyorum. Gün geçtikçe siliniyor hepsi. Gün geçtikçe insan kendi yüzünü bile anımsamaz oluyor. Sahi nasıldım çocukken? Bazen, kuşkusuz, diyorum, kuşkusuz başka bir elim vardı. başka bir yüzüm. Kuşkusuz o ben değildim. Onlar da şimdi yoktu.
Bu insanlık ölür. Toprağına da, suyuna da, ağacına da bakmazsa kesin ölür bu insanlık...
214 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.