Beni koyup gittiğin o günü hatırlıyorsundur, ne çok ağlamıştım. Çocuktum. Koruyordun beni, korkmuyordum. Hayallenip durduğum her şeyi sunmuştun bize. Açıp da acık da solmakı beceremeğen fesleğenler gibiydik(onlar öğle mi acabağa?). Bir oraya bir buraya seviniyorduk bizi olmayı başaramayan şehirde, soğuktu kent. Bizi sen ısı. Günümüz de gündü hani, gecemiz biz. Arayıp da ulamadığımız; bi revdi. Hazırlıksızdım ben lakin kolların vardı göğüsgeren; kuş. Yağmurdan kaçınak ne kadar tuhaftı bizi aldatıp dururken çise çise çis. Eğlenmiş miydik sahi, bilemiyorum şimdi şimdi. Ama sevdiğimiz keskindi. Evel zaman ne kadar nuş! Seni seviyorum, anlıyor musun? Birgün bir şiir okumuştuk bana. Kara heceden heceden. Sonra tutup Yakub’un kurbağalarını sevmiştik. Söyleyemediğim şeyler düşünüyordum, yoruluyorduk. Biz çocuklar gibi endik şehirde, şehir bize inan yaşar tavıranıyordu. Umurumuzda mıydı, ha? Kim bizi ne kadar bizden ederdi? Kuşatılmış olmak bizimize koşulsuz kavuşmamızı engelleyemiyordu (cart). Hiç acımadıydık kendimize. Ne var ne yok yaşayıp tükendiydik. O gün bugün her şey hağtıramda durar! Bu kaç kapılı bir ar? Seni seviyorum, ağlıyor musun? Ah Muhsin Ünlü
" ama biz böyle değildik. eskiden geceleri uyur, varsa eğer; rüyamızda sevdiğimiz insanların elini tutar: giderdik, ucu olmayan mutluluğa, herkesten uzak, sadece rüyalarımızda görebileceğimiz yerlere. eskiden bizi annemiz gibi sevecek birileri var diye düşünürdük, çok aptaldık eskiden, hala aptalız, ya da aşık, bunları boşverin. biz eskiden, yani çocukken yani sabah erkenden uyanıp okula giderken, yani okula gitmene sebep olan, çocukluk aşkını görme heyecanını yaşadığın, yani sevdiğin insanın yıllar sonra çocukluk aşkıyla evleneceğini bilmediğimiz zamanlar daha mutluyduk, en azından çocuktuk, masumduk, aşkın aslında ne olduğunu bilmediğimiz, ve aslında aşkın tam da o olduğunu, kavuşamamanın aşk olduğunu anlayamadığımız zamanlar çok mutluyduk. biz eskiden annesine hayatta sigara içmem derken, abin de öyle diyordu dediğinde, abimin neden içtiğini bilmeden, onun gibi olmam diyen şımarık çocuklardık./ biz büyüdük, kalbimiz de, ve artık sığmıyoruz dünyaya, ve artık sığmıyoruz kimsenin kalbine.. neden uyuyamıyoruz sizce, neden sezen'in 'seni kimler aldı' sorusuna cevap aramaktan kafayı yiyoruz, neden bu kadar sigara, onu kimler aldıysa aldı? neden bizi bizden alanlara ağlıyor, içiyoruz? biz eskiden uyuyan çocuklardık, sabahlara kadar duvarlarla konuşan çocuklar değil. artık güneşi görmüyoruz, sabahları bir kahvaltı soframız yok, bizim artık bakacak bir göğümüz yok. bize ne yaptınız? "
Reklam
Zıtlıklarla Doluyuz
Gidiyoruz, hesapsızca gidiyoruz gün batımına. Aydınlığı umut edip karalar bağlıyoruz içimize. Gülsün diyoruz herkes, biz ağlıyoruz her şeyden önce. Geleceği kurtarmaya yemin edip geçmişe sövüyoruz. Ya hep bir şeyleri yanlış anlıyoruz, yanlış yapıyoruz ya da yapmak istediğimiz gibi anlıyoruz. Ölüm dediğimiz olaydan deliler  gibi korkarken, güya o çok sevdiğimiz hayatı baştan savma yaşıyoruz. Birileri yola getirsin bizi diye bekliyoruz. Kalkıpta iyiye, güzele karşı bir adım da biz atalım demiyoruz hiç. Sevgi bizden sorulur deyip anaya bacıya küfrü ağzımızdan hiç eksik etmiyoruz. Zıtlıklarla doluyuz vesselam. Kimseye işte ben buyum diyemiyoruz hiç. Çünkü biz bile anlam veremiyoruz kendimize. Kazanmak ruhumuzda var bizim, kaybetmek nedir bilmeyiz diye diye hırsımıza, kıskançlığımıza azim deyip kandırıyoruz kendimizi ve kaybediyoruz sevdiklerimizi. En akıl almaz yalanları biz söyleyip tövbe etmek için iki kelime duayı bir araya getiremiyoruz çoğu zaman. Şeytanda bir şey mi! Biz öyle kötü oluyoruz ki şeytanı bile utandırıyoruz. Kıyametin hesaplarını yapıyoruz hep. Aslında içimizde kopardığımız kıyametler öldürüyor bizi ama biz hiç farkında olamıyoruz. y.k.
Sabah Namazına Aşkla, Şevkle Kalkacaksın, Üşene Üşene Değil…
Namaz Allah'ü Teâlâ’ya olan derin sevgimizi gösterdiğimiz nefis bir ibadettir, çok büyük bir nimettir. Bakıyorum da insanlar Allah’ü Teâlâ’dan istemekten biran olsun bıkmıyor, sürekli kendilerine nimet yağdırılsın istiyorlar. Allah’ü Teâlâ da insanlara karşı o kadar şefkatli ve merhametli ki hiç durmadan ne isterlerse veriyor. Herkes sabah
İnsan en çok kendine engeldir aslında...
İnsan bulunduğu hâlden şikayet etmemeli. Başkalarına bakarak kendini küçük duruma düşürmemeli. Mutlu olmak için illaki başkaları gibi olmak zoruyla şartlandırmamalı. Başkalarının hayatından, onların deneyiminden elbette yararlanmalı. Onlardan fikir almalı. Ama insan kendini bir dinlemeli. Kendini tanımalı. O yolculuğa çıkmalı. Hâlâ aynı ortamda
546 öğeden 531 ile 540 arasındakiler gösteriliyor.