İnsan hayatta her şeyi yaşar, duyar ve hisseder. Acı tatlı, sevinç keder, sevgi nefret hepsi iç içe geçmiş ve bir labirentte yolunu arayan kayıp yolcular gibidir. Bir kere bulunduğunda ise, yüreğinin kutup yıldızı yapar ve bu duygular ışığında yaşar hayatını. İnsan bir kez hissettiği zaman, asla sorgulamaz. Doğru mu yanlış mı, iyi mi kötü mü umrunda bile olmaz belki de. Hatta bazen karşılığı var mı yok mu onu bile düşünmez. Çünkü yaşadığı duygular o kadar güzel ve anlamlıdır ki yaşayan için, sadece bunları hissetmekten bile mutlu olmayı bilir kendince... Ve böyle seven biri, yüreği dışında hiçbir şeyi dinlemez. Acı tatlı, güzel çirkin ne sunduysa hayat; yüreği çarptıkça kucaklayabilecek kadar sağlamdır sevgisi.
Varsın hayat, geleceğe dair hiçbir şey sunmasın. Varsın, karşılıksız kalsın tüm duygular, tüm sözler... Varsın, bir gün yol ayrımları görünsün ufukta. İnsan yüreğinde hissettikleriyle de yetinebilir. Ve insan üç beş güzel anıyla da avunabilir, yeter ki tebessümler çoğaltsın yüreğinin bahçelerinde. Ve insan öyle bir varlıktır ki, bazen tüm dünyaya inat yüreğinin ardından gidebilir. Varsın tek başına kalsın yürüdüğü yollarda...