Geçtiğimiz senelerde Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler’i okumam vesilesiyle Charlotte Brontë ve Emily Brontë ile tanışma şerefine erişmiştim. Mükemmel eserleri hâlâ hafızamda, bazı detayları eksik haliyle tabii. Kardeşleri Anne Brontë ile de henüz tanışabildim. Fakat ablaları kadar okunmaması beni çok şaşırttı öncelikle. Çünkü şu an kitaplığımda
Siz sanıyorsunuz ki sizi çok seven insanlar başkasını sevemez, sizi unutamaz, hep size rağmen yanınızda olurlar, o zaten sizin cebinizde falan. O seni sevdiği için yanında sensiz yaşayamadığından değil, o seni unutmak istemediği için unutmuyor unutamadığı için değil, o sadece seni sevmek istediği için seviyor başkasını değil ve o cepte değil
Buralar ıssız yalnız dönmen güvenli olmayabilir." "Genç ve yakışıklı bir askerle bir başıma yürürken görülmem de güvenli olmaz."
"Görülürse ne olur? Benimle evlenmek zorunda mı kalırsın? Eğer öyleyse hiç ayrılmayayım peşinden."
Bugün her sayfasını bayılarak okuduğum sevgi, aşkı, aile bağlarını, acıyı sonuna kadar
_Schopenhauer:
_Kadınlar, nazik ve kibar erkekleri itici bulurlar. Masaya yumruğunu vuran maskülen erkekleri benimserler. Kadınlara aşırı bir saygı ile davranmak tek kelimeyle gülünçtür ve böyle bir şey bizi onların gözünde küçük düşürür. Şiddet eğilimleri gösteren, cahil hatta kendisini sevmeyen erkeğe bağlanırlar ve daha sonra da bunlardan
_Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin
Kitap Kerem'in gözüyle başlar Asım bey ile devam eder bazen Yusuf'a bağlar ondan sonra İlhan ile son bulur. Kitap belli artıları ve eksileri olan güzel ve okunması gereken bir kitaptır amma velakin bazılarına pek tavsiye etmem, çünkü kitabın anlatım şekli zikzaklı bir şekille hareket eder ve kitap durum hikayesi olduğundan dolayı zor
Siz sanıyorsunuz ki sizi çok seven insanlar başkasını sevemez, sizi unutamaz, hep size rağmen yanınızda olurlar, o zaten sizin cebinizde falan. O seni sevdiği için yanında sensiz yaşayamadığından değil, o seni unutmak istemediği için unutmuyor unutamadığı için değil, o sadece seni sevmek istediği için seviyor başkasını değil ve o cepte değil sadece sana çok değer veriyor. Sen ne yaparsan yap yanında olmak için sevmedi seni ve bir gün ne kadar severse sevsin gidebilir çünkü sen bunu sağlayacak kadar yoruyorsundur onu. Onunla olamam ama seviyorum böyle bir şey yok. Seviyorsan zaten gitmesinden ödün kopar, başkasıyla görmeye bile dayanamazsın, kendini ona ait hissedersin o senin evinmiş gibi. Böyle hissetmiyorsan ona duyduğun sevgi arkadaşlıktır. Onu cebinde tutamazsın onu sevmediğini söylersin ve yanında kalmak istemezse kalmaz. Kalmayınca başkasını sevmeye başlayınca senin sevgin bu kadarmış diyemezsin. İlk önce kendine bi sor o benim için bu kadar çabaladı peki ben onun için ne yaptım? Bir kere merak ettin mi mesela? Başkasıyla görünce için acıdı mı? Dinlediği şarkıları merak ettin mi? Günde 30 kere düşündün mü? Üzüldüğünü hissettin mi mesela? Hiç bu kadar mutlu ama gerçekten iyi mi dedin mi? Hiç bir şey beklemeden beklentisiz sevdin mi? Bunu başkası olsa yapmam o özel biri dedin mi? Ya da tüm bunları geç onu üzmeye dayanamıyorum dedin mi? Yoksa sırf yanında olup sana ilgi göstermesi mi hoşuna gitti. O saf değil sen samimiyetsizsin. Ve o ilerde mutlu olabilir ama sen bunu pişmanlığını yaşayabilirsin. Çünkü gerçekten öyle güzel seven insanlar kolay denk gelmiyor. Ve sen de başkasını böyle güzel sevip aynı şeyi yaşadığında anlayacaksın.
Bu kitabı Ortamlarda Satılacak Bilgi podcastinin rezonans kanunu bölümünü dinleyince merak edip okumaya karar verdim. O bölümü dinlediğim an o kadar heyecanlanmıştım ki, çok ama çok az kişinin farkında olduğu derin bir hakikati anlamış hissetmiştim. Bu hakikati anlamama yardımcı olan şeylerden biri de bu podcastti. Aslında dinleyeli uzun zaman