"Bu hikâyedeki Mavi Kuş benim, sevgilim. Hareket edebiliyorum, ama hiçbir yere gidemiyorum. Sen de benim kafesimsin. Senden kaçarken sana çarpıp yaralanacağım günü bekliyorum. Çünkü biliyorum ki ancak beni yaraladığın gün özgür olacağım. Şimdi beni özgür bırak. İstersen öldür, ama önce özgür bırak..."
Hayatının en güzel yılları bir trafik kazasıyla mahvolan genç bir kızın tüm engelleri, hayatı sınırlardan ibaret olan bir adam tarafından aşılabilir mi? Yürüyemeyen bir genç kız ayağa bile kalkmadan hayallerindeki hayata adım atabilir mi? Bu hikâye, koskoca bir imkânsızlığın hikâyesi... Bora ve Nehir'in tutku dolu aşkına hazır olun!
SınırBeyza Alkoç · İndigo Kitap · 20185,9bin okunma
- Annen nasıl, iyi mi?
+ iyi, o da ne yapsın torun büyütüyor. Geliyor arada bir, ben gidiyorum zaman zaman.
- Özledim valla Müzeyyen Abla’yı. Sözde misafirliğe gidecektim, kısmet olmadı.
(Senden hemen sonraydı onu görmeye gidişim, senin doğduğun eve, çocukluğunun geçtiği kasabaya sevgilim. Sana dair küçük bir yolculuk yaptık annenle. Sana söylememesi için yemin ettirdim ona, bravo tutmuş sözünü. Büyüdüğün evi, yattığın yatağı gördüm sevgilim. Seni, çocukluğunu düşündüm. Sen oradaydın ve bir gün benimle tanışacağını henüz bilmiyordun.)
Üst kattaki Hanife Teyze çok hasta, bir ayağı çukurda diyorlar. Avrupa'da ekonomik kriz, Afrika'da açlık, Suriye'de savaş var. Ben gezegenin en bencil insanı oldum sevgilim, sadece seni düşünüyorum.