Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

sevvalhoca

176 syf.
·
Puan vermedi
İkra
İkraFatih Duman
8/10 · 668 okunma
Reklam
En iyisi yerine “yeterince iyi” olanı hedeflersek daha iyi oluruz. Her zaman en iyisini istersek asla tatmin olamayız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cesur olmak, pervasız veya endişeden tamamen azade olmak değil, korksanız bile doğru olanı yapmaya cüret etme meselesidir.
Elimizden geleni yapsak da -gülleri sulaya bilir, bu doyabilir, gübreleyebiliriz – başarılı olacağımızın garantisi yoktur. Dolayısıyla bir şeye değer vermek, daima hayal kırıklığına uğrama veya büyük üzüntü yaşama riskini beraberinde getirir. Derler ya, sevginin bir bedeli vardır. Bu riski göze almanın, dünyanın kontrolümüz dışında olduğunu kabul etmenin özgürleştirici bir tarafı da vardır.
Reklam
10-15 yıl önce bir hayat tarzı kavramı olarak basit ve sade yaşam bir hayli revaçtaydı ve pekçok dilde bu konuyla ilgili Çok Satanlar yayımlandı. Basit ve sade yaşam bir hareket haline geldi. Fakat bugün bu kavramları Google’da aradığımda, çıkan sonuçların büyük kısmı seçkin İskandinav mobilyası ve iç tasarım sitelerinin bağlantıları. Resimlere bakılırsa basit yaşamak modern dünyada gerçekten pahalı bir şey!
Eski kapitalizim, verimliliği ve dayanıklılığı odaklı mal ve ürün retirken, modern tüketim kapitalizminin ihtiyaç ve arzular ettiğini gösterir. elbette insanların ezelden beri ihtiyaçları vardır, ancak ekonomi bir zamanlar bunları karşılama çabasındayken bugün esas amaç, yeni ihtiyaçlar yaratmaktır. Bir çok şirketin reklam bütçesi, ürünlerinin imalat maliyetinin üzerindedir. Toplumun bütün mekanizması, en yenisi ve en akıllısı olmadığı sürece elinizdekinden memnun olmamak ve daha iyi ve daha başka bir şeyi dizginlenemez biçimde arzulamak üzerine kuruludur. Bu duyguyu çoğumuz biliriz...
İdare etmeyi ve zaman zaman bir şeylerin dışında kalmayı öğrenmemiz şart.
Bu kitap halinden memnun olmanın yararlarının altını çiziyor.
“Daha az şeyi daha iyi yapmak” bu tavsiyeye kulak asanların sayısı artmalı yalnızca Öğrencilikte değil hayatımızın her alanında. Bunu yapabilmek içinde kendimizde “olan biteni kaçırma cesaretini” bulmak zorundayız.
Reklam
İnsan ruhunun, kimi zaman Hedonik koşu bandı olarak adlandırılan trajik bir yanı var. İstediğimiz şeyi elde ettiğimiz de hemen ona alışıp ilgimizi kaybediyor, sonra kendimize isteyecek yeni bir şey buluyoruz. Bu mutluluk arayışı ölene dek aralıksız devam ediyor. Ne kadar çok sahip olursak o kadar çok istiyoruz. Düşündüğümüzde, dünyanın geçmişten bugüne inanılmaz derecede zengin olan bu kısmında bile insanların kendilerini öldüresiye çalışmaları, daha da beteri, daha çok kazanmak için çalışmaları tuhaf geliyor. Bu kısır döngüyü kırabilir miyiz? Sadeliğin güzelliği, hem sanatta hem bilimde karşılığı olan klasik fikir acaba, yaşama sanatına da uyarlanabilir mi?
Bir şey tutunabilmek için bir diğerinden feragat etmek şarttır.
Erbab-ı keşfin müşahedesiyle söylüyorum: Kâbe-i Muazzama’ ya gidin, oradaki havayı iyice içinize çekin, bir daha unutmamak üzere dimağınıza ve kalbinize o koku ve havayı nakşedin, sonra bir de gelin Fatih Camii’ne. Aynı havayı, aynı kokuyu, aym maneviyati burada hissedeceksiniz. Fatih Cami Istanbul'un Mekke'sidir.
225 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.