Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sözde Haremde Entrikalar Peşinde Koşan Sultan
Ancak burada farklı bir durum söz konusudur.Bu sanduka kabre konulacak mıdır? Normalde dinen, vefat eden kişi kabre konulduğunda yanında sadece dikişsiz bir kefen bezi götürebilmekteyken, bu sanduka ile ilgili nasıl bir karar verilecektir.Kararı verecek kişi hiç şüphesiz o günlerde ilmin başı olan büyük Şeyhülislam Ebussuud Efendi' dir.Bütün gözler Ebussuud Efendi' ye bakar.Caiz değildir derse sanduka kabre konulacak, değildir derse konmayacaktır. Ebussuud Efendi, sandukayı açın der.Açarlar, bütün gözler merakla sandukadan çıkacak şeye yönelir.Sandukadan; altınlar, elmaslar, çekler, senetler, tapular, tahviller çıkmaz.Sultan Süleyman' a neden Kanuni diyoruz.Çünkü 46 senelik saltanatında birçok kanun yapmış, birçok kanuna yön vermiş.Bunları kafasına göre mi yapmış? Hayır, başta Divan-ı Hümayun olmak üzere devrin şeyhülislamından fetva almış.Sandukadan bu fetvalar çıkar.Peki bir kişi, neden fetvalarla gömülmek ister? İnancımıza göre vefat ettiğimizde, kabre konduğumuzda sorgu sual melekleri yanımıza gelecek ve yaptıklarımızdan soracaklardır.Böyle bir durumda Kanuni, yanındaki sandukadan tek tek fetvaları gösterecek, "Hiçbir kararı kafama göre almadım.Gerekli yerlere sordum!" diyecektir.Tabir yerindeyse kefeni yırtacaktır. Ebussuud Hazretleri bu tablo karşısında gözyaşlarını tutamaz, ağlar, sultanın naaşına kapanır ve şu mandar sözleri söyler; "Ey büyük sultan, sen kendini kurtardın ya bakalım Rüz-ı Mahşer' de bizim halimiz nice olur."
Sayfa 259 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Şeyhulislam Ebussuud Efendi'den bir soruya şöyle fetva verilir: Soru: Bir mescitte imam olmakla, dülgerlik yapmaktan hangisi üstündür* Cevap: Asla namazı bırakmadan, sanat işlemek daha makbuldür.
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
"Bizim tarihimizde dört devremiz var... Mekteplerimizde doğru tarih okutulmadığı için bilmiyorsunuz. Birinci devir Kanunî’ye kadar olan devir... Bu vecd devresidir. Türk ne yapmışsa bu devirde yapmıştır. Kanunî bir büyük miras devralmıştır. Onda “devlet-i ebed müddet”in bütün kıymetleri topludur. Dinde Ebussuud Efendi, “Müfti üs Sakaleyn”dir.
Konuşmalar
KonuşmalarNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 2009146 okunma
ŞAIRBİL (Aşağıdaki bilgiler alıntıdır.)
Bakî (d. 1526 - ö. 1600) 1526'da İstanbul'da dünyaya geldi. 1600 yılında İstanbul'da öldü. Osmanlı Divan Edebiyatı'nda şiire biçim ve içerik açısından birçok yenilik getiren ve yaşarken "Sultanü'ş Şuârâ" (şairler sultanı) unvanını alan şairin asıl adı Mahmud Abdülbaki. Fatih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi'nin oğlu. Çocukluğunda bir
Süleyman'dan hakkın alır karınca Kanuni Sultan Süleyman, Seyhülislam Ebüssuud Efendi'den, manzum bir beyitle, Topkapı Sarayının bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların yok edilmesinin dinen caiz olup olmadığını sordu. Beyit şöyle: "Dirahta ger ziyan etse karınca Günah var mıdır anı kırınca?" (Eğer karınca ağaca zarar verir, onu kurutursa onu yok etmenin bir günahı var mıdır?) Şairliği de bulunun Ebüssuud Efendi, manzum soruya manzum bir cevap verdi: "Yarın Hakkın divanına varınca, Süleyman'dan hakkın alır karınca..."
477 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.