Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hamiyetc.

hamiyetc.
@seyyahbirdiyetisyen
okur, gezer, yazar, çizer
bursa
11 okur puanı
Ocak 2017 tarihinde katıldı
Peri masalları on sayfa içinde sona erse de, yaşamlarımız daha uzun sürer. Bizler çok ciltli kitap takımlarıyız. Hayatımızın bir bölümü duvara toslayıp yansa da, her zaman bizi bekleyen bir bölüm ve sonra başka bir bölüm daha vardır. Doğrusunu yapmak, hayatlarımızın sahip olmayı hak ettiğimiz şekillerde biçimlendirmek için her zaman daha başka fırsatlarımız olacaktır. Bir başarısızlıktan nefret ederek zamanınızı harcamayın. Başarısızlık, başarıdan daha büyük bir öğretmendir. Dinleyin, öğrenin, devam edin.
Reklam
Feldenkrais yönteminde, Ayurveda’ da ve diğerlerinde, beden çalışması sistemlerinde, bedenin alışılmıştan farklı olarak, beş değil altı duyuya sahip olduğu düşünülür. Beden, çevresinde olup bitenleri kaydetmek için derisini, derin fasyalarını ve etini kullanır. Rosetta taşı gibi, nasıl okunacağını bilenler için beden, verilen hayatın, alınan hayatın, umulan hayatın, iyileşen hayatın canlı bir kaydıdır. Anlık tepkileri kaydetme, derinden hissetme ve ileriyi duyumsamaya yönelik açık yeteneğinden dolayı ona değer verilir. Beden, çok dilli bir varlıktır. Rengi ve ısısıyla, tanımanın heyecanıyla, sevginin parıltısıyla, acının külüyle, uyarılmanın ateşi ile, inançsızlığın soğukluğu ile konuşur. Kimi zaman iki yana salınarak, kimi zaman titreyerek, kimi zaman küçük adımlar atarak aralıksız süren ufak danslarıyla konuşur. Kalbin hoplamasıyla,şevkin azalmasıyla, kaygılarını bastırmasıyla ve umudun yükselişiyle konuşur. Beden anımsar, kemikler anımsar, eklemler anımsar, hatta küçük parmak anımsar. Bellek, hücrelere resimler ve duygular şeklinde yerleşmiştir. Suyla dolu bir sünger gibi, etin sıkıştırıldığı, burulduğu, hatta ona hafifçe dokunduğu her yerde, bir ana nehir gibi taşarak dışarı çıkar. Bedenin güzelliğini ve değerini bu ihtişamından soyutlamak, bedeni, hak ettiği tini, hak ettiği şekli, sonsuz mutluluk hakkı olmadan yaşamaya zorlamaktır. Güzelliği, günün modasına uymadığı için çirkin ya da kabul edilemez olarak değerlendirmek, vahşi doğaya ait olan doğal neşeyi derinden yaralar.
İlkbahar yaklaşır, yeni hayat hızlanır, yeni bir fırsat, yeni bir deneme mümkün olur. yaratıcı hayatınız için, yalnızlığınız için, olma ve yapma zamanınız için, asıl hayatınız için en önemli şey devam etmek direnmektir çünkü vahşi doğanın vaadi şudur: kıştan sonra, her zaman ilkbahar gelir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Masumiyet, uyudukça yenilenen bir durumdur. Ne yazık ki bir çok kişi onu her gün uyanırken yorganıyla birlikte bir yana fırlatıp atar. Uyanık bir masumiyeti yanımıza almak ve sıcaklık için onu örtünmek daha iyi olurdu. Uyanık bir masumiyete geri dönmek çok fazla zaman istemez; bir tuğlayı şuradan alıp oraya götürmek gibidir, çünkü tinin sizi bulmasına izin vermek için orada öylece durmuş uzun bir süredir beklemektedir. Aradığınız her şeyin de sizi aramakta olduğu; öylece durursanız, sakince oturup beklerseniz onun sizi bulacağı söylenir. O uzun bir süreden beri sizi beklemektedir.
“Mesafe bırakmak” yalnızlık için mutlaka geçerli bir ihtiyaç olabilir, ama belkide zamanımızın en popüler “beyaz yalanıdır”. Sıkıntı veren şeyi konuşmak yerine arada “mesafe bırakılır.” Bu, beşinci keredir yinelenen “ev ödevimi köpek yedi” ya da “büyük annem öldü” mazeretinin erişkin versiyonudur.
Reklam
Sevmek, onunla birlikte kalmak demektir. Fantezi dünyasından çıkıp kalıcı bir sevginin mümkün olduğu; yüz yüze, kemik kemiğe bir adanma sevgisinin mümkün olduğu bir dünyaya girmek demektir. Sevmek, her bir hücreniz “Kaç!” derken, kalmak demektir.
Ölüm ve hayat arketipleri karşıtlıklar olarak değil, bir madalyonun iki yüzü gibi görülmelidir. Doğrudur; tek bir sevgi ilişkisi içinde bir çok son bulunur. Ancak, iki kişi birbirini sevdiğinde yaratılan varlığın güzel katmanlarından birinde bir şekilde hem bir kalp hem de bir nefes vardır. Kalbin bir tarafı boşalırken, öteki tarafı dolar. Bir nefes tükenirken, diğeri başlar.
Bize, insanlarla geçinmek için keskin içgörülerimizi bir yana koymamız öğretilmiş olabilir. Ancak, baskıcı şartlar altında sadece nazik olmanın ödülü, çok daha fazla kötü muameleye maruz kalmaktan başka bir şey değildir.
Sezgi, bir kadının psişesinin hazinesidir. Bir kehanet aletine, onun aracılığıyla esrarengiz bir içsel görü yeteneği kazandığımız bir cam küreye benzer. Her zaman sizinle olan, size meselenin tam olarak ne olduğunu, tam olarak sola mı yoksa sağa mı gitmeniz gerektiğini söyleyen yaşlı bilge bir kadına benzer.
Çöl, hayatın çok yoğunlaştığı bir yerdir. Canlıların kökleri son su tanesine bile tutunur ve çiçekler sadece sabahları erkenden ve öğleden sonraları da geç saatlerde görünerek bu nemi biriktirir. Çölde hayat küçük, ama muhteşemdir ve olan bitenlerin çoğu yeraltına süregider. Birçok kadının hayatı da buna benzer.
Reklam
İnsan acılarının çoğunun nedeni, özensiz bir yetiştirilmeye bağlanabilirse de, psişede elbette, doğuştan gelen bir contra naturam, yani ‘doğaya karşı ‘ bir kuvvet vardır.
Hepimiz her şeyin harika olmasını isteriz. Her kadın geniş etekli elbiseler giyinmiş bir halde sonsuz yeşil ve şehvetli ormanın içine atını sürmek ister. Tüm insanlar Cennet’i erkenden, henüz dünyadayken bulmak ister. Sorun şudur ki, ego kendini mükemmel hissetmek ister, ama bu şiddetli cennet arzusu safdillikle birleştiğinde, bizi doyuramamanın ötesinde, yok edicinin yiyeceği haline getirir.
Arketipsel olarak kemikler, hiçbir zaman yok edilemeyeni temsil eder. Sahip olduğumuz ve yok edilmesi zor olan tek şeyse, ruhumuzdur.
Bir kadın ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, aradan ne kadar yıl geçerse geçsin, önünde onu bekleyen daha pek çok yaş, aşama ve “ilk kezler” vardır. Erginlenme tam olarak budur işte: insanı, yeni bir bilme ve oluş tarzına geçmeye hazırlayan bir kanal yaratır.
Volkanların çelişkisi hem yıkımın hem de yaşamın sembolü olmalarıydı. Yavaşlayarak soğuyan, katılaşan lavlar zamanla toprağa - verimli, bereketli bir toprağa - dönüşüyordu.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.