Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim.
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda.
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye!
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
Anlayamadılar…!
Yüzün güzel bir rüya mı göremediğim
Ağlasak da sönmüyor bu ateş başka
Karşına geçip tek tek diyemediğim
Kim düştü bizim düştüğümüz aşka
Gözlerin ruhumu delip geçerken
Nasıl da acımadan bakabildin ki
Daha tanımadan, adını bilmeden
Kızarlar nasıl böyle sevebildin ki
Anlar sanmıştım anlamadılar
Yolumuzu birbirine bağlamadılar
Onlar gülerek hiç ağlamadılar
Güz çiçeğim onlar nasıl sever ki
şimdi yoksun
seni düşünebilirim artık.
tutar ellerini öperim uzun uzun
kimseler ayıplayamaz beni.
yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar.
işte gözlerin, işte dudakların,
senin olan ne varsa karşımda duruyor.
ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık.
sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına
ve hoyrat ellerimle seni
her gün
Sahibinden satılık, hasarlı bir hayat! (Yalnızlığın sponsoruyuz hepimiz!)
Bir mezarın tarihi seyri nasıl olur bilir misiniz?
Her şey bir ölümle başlar!
Kiminin fiyakalı bir mezar taşı olur kiminin daha sade.
Zaman geçer, ilk günlerde kalabalık olan mezar yalnızlaşmaya başlar. Üzerinde otlar biter. Daha da zaman geçer ve yazıları dahi silinmeye yüz tutar. Taze ölülerin başı kalabalıkken onun gelen gideni olmaz. Diğer