1402 yılında vefat eden Sultan Beyazid’in bütün oğulları ve torunu 2.Murat Çelebi ünvanını taşımışlardır. Bu ünvan, Mevlevi tarikatının üst temsilcilerinin kullandıkları ünvan idi.
İbn Battuta, yerli Türk halklarının Müslümanlar’a has olmayan geleneklerinden bahsetmektedir. Mesela, Sinop’ta bir yöneticinin cenaze törenine katılan İbn Battuta, dini görevliler hariç cenazeye refakat eden herkesin başının açık olduğunu yazmıştır.
İncil, insanlardan Allah ve yakınları hariç herkesi ve her şeyi unutmalarını, Kur’an ise, insanların Allah’ı ve yakınlarını unutmamalarını talep etmekle birbirinden ayrılmaktadır.
“Kendisini Allah’a veren” manasına gelen Müslüman kelimesi de bundan gelmektedir. İnsan, Allah’a ve ahirete inanmalı, gururlu olmamalı, fakir ve yetimlere merhametli davranmalı. Zira, inançsız ve günahlarların cezalandırılacağı gün yakındır.
Avrupa’daki burjuva sınıfı gibi bir sınıf Osmanlı’da yer almıyordu. Devrimci ve özgürlükçü yapısı ile Avrupa’daki burjuva, itaat kültürü ile yıllarca gelir elde etmeye alışmış Osmanlı esnafından ayrışıyordu.
Ulus devlet oluşumunun önemli gelişmeleri,Cumhuriyet döneminden kısa bir süre önce ittihad ve terakki eliyle kısmen gerçekleşmiş ve uygulamaya konulmuştu.
İttihad ve Terakki Cemiyeti; Osmanlı imparatorluğunun pek çok alanda iflas yaşadığı, üzerinde paylaşım planlarının yapıldığı, ayrılıkçı hareketler ile terör hadiselerinin etkisini gösterdiği, toprak kayıplarının ağır travmalara sebebiyet verdiği bir dönemde kuruldu.
1919 yılındaki Sultanahmet Mitingi’nde Halide Edip Adıvar’a, 200 bin yurttaşa seslenme cesaretini veren itici güç de, İttihad ve Terakki’nin zamanında ülkede estirdiği havadan kaynaklanıyor olsa gerekti
Balkan milliyetçiliklerine karşı, eldeki toprakları elinde tutabilme veya dağılmayı mümkün olduğunca geciktirebilme amacıyla sırasıyla, “Osmanlıcılık-İslamcılık” kartlarını masaya süren Osmanlı devlet aklı, her iki politikanın da milliyetçilik karşısında ne denli güdük kaldığını elbet farkediyordu.
Akşin, Avrupa kamuoyunda Osmanlı Devleti’ni yağlamak üzere bekleyen dönemin emperyalist kuvvetlerinin mali iflasın ardından adeta zemberiğinden boşalmış gibi, Osmanlı Devleti’nin üzerine çullandığını açıklar.
Cemal Paşa ülkesine ve vatanına bağlı bir subay olup, diğer ittihadçı arkadaşları gibi, ülkenin kurtuluşunu ancak ve ancak ittihad ve Terakki Cemiyeti tarafından gerçekleştirileceğine yürekten inanmıştır.